Bir tarafıyla dijital çağ, vaktimizi fazlasıyla alan sosyal medya imkanlarıyla bizi oyalarken diğer taraftan da gelişmeye, birlikte organizasyonlar yapmaya, kötülüğü olduğu gibi iyiliği de paylaşmaya birçok imkan sağlıyor. Artık eskisi gibi büyük büyük dernek tabelalarına, binalara ihtiyaç yok. Geçen hafta Türk Kahvesi programında Haluk Levent’i konuk ettim. Sosyal medya ortamında görünürlüğü ve sayıları artan iyilik sever insanları ve onları ihtiyaç sahipleriyle buluşturan merhamet köprüsünü anlattı. Haluk Levent başkanlığında kurulan Ahbap Platformu, 110’un üzerinde şubesiyle birçok il ve ilçede yardımseverleri buluşturmuş. İşin en önemli tarafı da platformun üyelerinin yüzde doksanını gençlerin oluşturması. Kuşa, ağaca, hayvana, hastaya, yaşlıya, çocuğa ulaşmayı vazife edinen sorumluluk sahibi bu gençlerle ne kadar gurur duysak az. Platformun en önemli özelliği sivil kimliği, kırmızı çizgilerine olan sadakati ve kimseyle fikri veya zihni bir çatışmaya girmeden ihtiyaç sahibine odaklanmaları ve süreklilik. Ayrıca devletin sorumluluk alanlarının dışındaki konularla ilgileniyorlar. Hiçbir eylem bir kerede kalmıyor. Mutlaka sonrası takip ediliyor. Haluk Levent’in ve Ahbap Platformu’nun bu kadar çok gönüllüyü çekebilmesinin altında bu yatıyor. Samimiyet, tetkik ve sonrasını takip… Ve tabii ki iyiliğin bereketi beraberinde geliyor. Haluk Levent bu işlerin mükafatını da Türk Kahvesi’nde ilk kez anlattı. Samsun’un Boyabat ilçesinde uzun süre ziyaret ettiği hasta bir genç kız olan Derya’nın hikayesi gerçekten büyük ibretler içeriyor. Programı youtube linkinden izleyebilirsiniz.
ANADOLU İLAHİYAT AKADEMİSİ’NDE KADINLARI KONUŞTUK
Geçen hafta Ankara’da Anadolu İlahiyat Akademisi’nde kadın konusunda dar kapsamlı ama verimli bir sohbet gerçekleştirdik. Katılımcı ve Akademi yöneticileriyle buluştuk. Kadın meselesindeki tartışmalardaki o kısır ve miadı dolmuş söylemlerin bir tarafa bırakıldığı klişe yaklaşımlardan uzakta katılımcıların birikimiyle zenginleşen bir konuşma oldu. Hem de sadece kadınlar değil erkek katılımcılar da tartışmaya dahil oldular. Bu vesile ile de Anadolu İlahiyat Akademisi yöneticilerine ve Badel Hanım’a teşekkür ederim. Kadın konusuna daha bugünden bakan çalışmalara çok ihtiyaç var. Oradan aldığım iki kitabı meraklısına öneriyorum. Doç. Dr. Talip Özdeş’in Kur’an ve Cinsiyet Ayrımcılığı ve Kur’an Yorumları’nda Kadın…
DİNLERE NE OLUYOR?
Etrafta olan bitene bakarken her şeyde olduğu gibi dini kesimlerde de bir zayıflama, vasata talip olma, tartışmadan uzak durma hali söz konusu. Dinlerin sistematik bilgiden uzaklaştırılması, ticarileştirilmesi ciddi bir tehdidi de beraberinde getiriyor. Tüm bunlar olmuyormuş gibi dini çevreler de bir tür umarsızlık ve boş vermişlik hali içinde. İlahiyatta akademik bilgi çaptan düşüyor, ne şiş yansın ne kebap türünden yaklaşımlar onun yerini alıyor. Sadece biz değil dünya için de ciddi bir tehlike.
Geçenlerde okudum; Amerikalıların %26’sı reenkarnasyona inanıyor imiş. Avrupalılar içinde 8 milyona yakın insan panteizme inanıyormuş. Tanrısız, ibadetsiz, tövbesiz, günahların kefaretinin ödenmediği, sorgulamasız her şeyi yapabileceğiniz bir dünya düzeni geliyor. Gençleri dinlerken Hollywood filmlerinin bu düzeni sembolleriyle zihinlere yerleştirdiğini de görüyorum.