Olaylar karşısında serin olmak gerekiyor. İnsan gençken bunu idrak edemiyor. Heyecanla her şey hemen olmalıymış diye düşünürken hayat bir belletmen olarak öğretiyor ki; insanları da olayları da olgunlaştırmak için beklemek gerekiyor.
Yıllardır kadın meseleleri üzerine yazar çizerim, dinlerim, okurum. Bizim camianın erkeklerinin bu meseleler üzerine görüşlerini de yakından bilirim.
Pek çok konuda değiştiler de, kadın meselesi söz konusu olduğunda nedense değişim eğrileri pek bir cılız kaldı. Elbette değişim zor ve zaman alacak bir şey! Konunun psikolojik, kültürel ve sosyal boyutları var. Elbette bir de karakterleri, eğitimleri var. Bu çok etkenli tabloda onları anlayışla karşılamak lazım derken yine de hayret edemeden kendimi alamıyorum.
Hele de kadın hakları konusunda birçok çalışmaya destek veren, kadın kuruluşlarını teşvik eden, bu konularda kadınlar lehine bakış geliştirebilen bir din adamından bu satırları okuyunca doğrusu şaşırdım.
Sıradan hayatın içinden insanların bu alanda değişime karşı direnmelerinin pek çok sebebi olabilir elbette. Bir defa statüko her daim daha konformist daha kolay, bildik, alışıldıktır. Alışkanlıkları besler. Ama buna karşı her zaman yeni bir bakış açısı geliştirmeyi savunan bir din adamından böylesi yorumlar gelince üzüldüm doğrusu.
Bu yazı Hayreddin Karaman Hoca’nın yine bu ayda bu tarihlerde ama 2011 yılında yazdığı bir yazıyı çağrıştırdı bana.