Kur’an ibret veren şehirlerin ve kavimlerin hikayelerini de anlatır. Hatta Müslümanlara da ibret almaları için helak olan şehirleri görmelerini tavsiye eder.
İlla ki herkesin kalbinde yer etmiş şehirler vardır, etkilendiği bir şehir. Beni de etkileyen şehirlerden birisi Beyrut’tur. Beyrut hüzünlü bir şehirdir. 15 yıl yaşanan iç savaşın ardından ölümün kanıksandığını, sıradanlaştığını hissettiğiniz bir atmosferi vardır. Oracıkta yeni bir iç savaş çıksa sanki herkes mevzilerine geri dönecek gibidir. Onca çatışmaya rağmen çok sayıda eğlence mekanı da barındıran şehrin havasından hüzün bir türlü ayrılmaz. Dile kolay 15 yıl boyunca herkes birbirine silah doğrultmuş. İnsanda burası her şeyin, her türlü acının en dibini görmüştür duygusu uyandırır. Hayatın ip üzerinde gidip geldiği şehirde kuralsızlığın nasıl kural haline geldiğini de görürsünüz. Aslında tam alacakaranlık kuşağı şehirlerindendir. Fairouz’un muhteşem şarkısı “Li Beirut” dilime dolandı bugünlerde. Bu şarkıdaki hüzün şehrin hikayesini anlatmaya yeter. Bunu dinlerken bütün şehirlerin benzer potansiyel risklerle dolu olduğunu hep düşünürüm. Hele de günümüzde. Buna engel olmak ise elimizde. Beyrut’ta olduğu gibi eninde sonunda barışta uzlaşmak zorundayız. Bunu ağır bedeller ödemeden de yapabiliriz.