Ayşe Böhürler Yeni Şafak Gazetesi

Kapıları, sofraları açık tutmak…

Bizim kuşağın kadınları farklı bir süreçten geçmişti. Bizi oluşturan tarih ve koşullar daha farklıydı. Kaygısı yüksek bir kuşaktık. 68 kuşağı gibi değildik. İdeolojilerin;...

22 Aralık 2018 | 8.246 okunma

Bizim kuşağın kadınları farklı bir süreçten geçmişti. Bizi oluşturan tarih ve koşullar daha farklıydı. Kaygısı yüksek bir kuşaktık. 68 kuşağı gibi değildik. İdeolojilerin; mutlak doğruların ya da yanlışların dönemi geride kalmıştı. Dünya gibi biz de fuzzy mantığa doğru şekil almaya başlamıştık. İlla da siyah-beyaz diyen yaklaşımın tahribatını görmüştük... Kamplaşmaların yok ettiği hayatları tanımıştık. Sağ-sol ideolojilerin gençleri birer sarf malzemesi gibi kullanmasına şahit olmuştuk. Katliamlar, cinayetler her şey gözlerimizin önünde gerçekleşti.

Diğer taraftan 19. yüzyıldan beri süren parti kamplaşmalarının hayatı nasıl daralttığına tanık olarak büyüdük. Bu nedenle biz 68 kuşağından farklı olarak karşı tarafı düşmanlaştırmayan bir kuşak olduk. Herkesin ‘biz’ tanımına saygı gösterdik. İlk adımlar bazen bizden bazen onlardan geldi.

12 Eylül ortamını kasvetli iklimini bu adımlar yumuşattı. Elbette idealisttik, toplumcuyduk filan... Ancak idealizme yüklediğimiz anlam kendisini kapatan değil tam tersi hayata açan, yaşatan bir duruş oldu...

Önceki kuşağın üzerimizde etkisi olduğu gibi emeği de oldu elbette. Cemil Çiçek’in Türk Kahvesi programında özetlediği cümleyle “el sıkmanın önemini” hep beraber öğrendik. Önceki kuşağın idealler adına nasıl telef olduğunu da görmek her birimizi daha mutedil ve uzlaşmacı hale getirdi.

İnançlarımızdan taviz vermedik ama farklı dünyalardan birçok insanla da irtibattan geri durmadık. Kimse kimsenin fikrini değiştiremedi elbette, hatta bununla uğraşmadı da! Bunun bir önemi de yoktu! Fikrî bağnazlıklara değer vermedik, buna değer vermeyen herkes ile konuşmayı başardığımızı düşünüyorum.

Keskinlikleri törpülemek zor iştir; bu yeri gelir insanı kendi mahallesiyle de karşı karşıya getirir. Ki bizim kuşağımız bunu da göze aldı; yaşadı, yıprandı, yıpratıldı... Ya da en azından benim içinde bulunduğum arkadaş çevresi böyleydi. Önceki kuşakların sivriliklerini törpüleyen birbiri ile irtibat kuran bir kuşaktık. Birbirimize göre hizalanmayı değil konuşmayı tercih etmiştik... Birbirine çok yabancı insanlar olarak başladığımız bu ilişkilerden dostlar kazanarak çıktık. Geçmişin kasvetini yumuşatan da bu oldu.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Misâk-ı Millî’yi hafife almak 21 Kasım 2024 | 130 Okunma TRUMP: 2. SEZON Fark ne olacak? 09 Kasım 2024 | 94 Okunma Tarafımı insanı yaşatmaktan yana seçiyorum… 28 Ekim 2024 | 154 Okunma 'Utanç Yüzyılı'ndan küresel yükselişe: Ba'nın hileleri 19 Ekim 2024 | 142 Okunma Nüvesi bizim evde atıldı 10 Ekim 2024 | 315 Okunma