Bugünlerde Papa Francis ile ilgili çıkan haberler dikkatimi
çekiyor. “Rahip kontenjanındaki eksikleri gidermek için evli
rahipler alınabilir”, “Papa Francis değişimi getiriyor”, “Papa
Francis: Münafık bir Hristiyan olmaktansa bir ateist olmak daha
iyidir”, “Papa Francis Trump karşı protestoları popülizmi
eleştirdiği mektubuyla destekliyor”, “Papa Francis Trump'ın Meksika
sınır planını eleştiriyor” gibi...
Aslında konu Avrupa sağı, Trump ve mülteciler, İslamofobi gibi
konularla çok iç içe.
Bu yazılardan geçen hafta Alev Alatlı'ya söz edince “Katolik
baharı” arayışından söz etmiş ve Amerika'da bunun için bastıran
lobiler olduğunu söylemişti. Doğrusu bu yaklaşım konuya olan ilgimi
daha da artırdı. “Ne yazıyorlar ve tartışıyorlar” diye bakarak
olanı size özetlemeye çalışacağım.
Yazıları okuyunca; aşırı sağa, Trump'a, neo-liberal politikalara ve
siyasi popülizme karşı, “İslam düşmandır” tezine muhalif şekilde
Huntington'ın “Medeniyetler Çatışması” tezini eleştiren,
mültecilere kol kanat geren, rahipler evliliğini onaylayan ve bir
değişimi başlatan popüler bir Papa profili çıkıyor karşımıza.
Papa Francis Arjantin'de doğmuş ve Katolik ulusalcı hareketten
beslenmiş, sosyal adalet ve ekonomik özgürlüğü Latin Amerika'nın
geleceğinin anahtarı olarak görmüş. Papalığı boyunca da Avrupa'nın
ve ABD'nin teknokrat liberal yönetiminin yüksek manevi hedef
eksikliğini eleştirmişti.
Geçen yıl ekimde Roma'daki konuşmasında 'büyük politika'yı
kaybettiklerini, çeşitlilikten birlik yapmak, tanışma ve tanıma
kültürünü, entegrasyonu savunmak yerine artık istenmeyen zavallı,
fakir kesimi “çöpe atma kültürü” oluştuğunu söyleyerek neo-liberal
politikaların yaptığı yıkımı anlatmıştı. Sosyolog Baumann'ın akıcı
modernlik ve ekonomi konseptini kullanarak gelişmiş ülkelerde neden
bu kadar çok genç işsiz var sorusuyla, akıcı ekonominin insanları
bağımlılık, intihar ve terörizme sürüklediğini söylemiş ve sosyal
ekonomiyi önermişti.