Ankara saldırısını yapanları lanetliyor, kazada yakınlarını kaybedenlerin acılarını paylaşıyorum. Kelimeler kifayetsiz kalırken, dünyanın coğrafyamızı savurduğu yerde “Bizden istenen ne?” sorusunun altında ekonomik hesapları ve buna maşa olanları görmek kalbimizi daha da acıtıyor. “Batsın yeni dünya düzeniniz, güç arayışlarınız, çıkar hesaplarınız” demeden edemiyor insan.
Türkiye düşmanlığını ya da oportünist ittifakları perdelemek için ideolojik ya da barış-çı maskelere gerek yok. Olan biten bir varoluş mücadelesidir ve milletin yani hepimizin meselesidir, notuyla meseleyi başka bir açıdan, ekonomiyi çok iyi bilen birinin yorumuyla anlatmak istedim.
…
-ABD 3 yıldır petrol satın almıyor. Petrol ithalatını durdurdu. Kendi petrolünü de stokluyor. Ayrıca farklı enerjiler buldu. Kömür madenlerinin içindeki gazı enerjiye çeviriyor. Diğer taraftan düşük fiyat, Suudi Arabistan'ı zarara uğratmıyor. Rusya'ya göre petrolü düşük maliyetle çıkartıyor.
- Suudi Arabistan, İran'ın bölgedeki etkisini iç dinamiklerini de gözeterek dizginlemek istiyor. İkinci büyük petrol bölgesi olan Damman, Şii Arapların elinde.
-Dünyanın 3.büyük petrol tüketicisi Çin. Çin'in izafi olarak büyümesi yavaşladığı için petrol ihtiyacı eskisi gibi kalmadı. Ayrıca Afrika'dan satın aldığı petrol ve doğalgaz havzaları ve uzun yılları kapsayan anlaşmaları var. Mesela Katar'la 150 yıllık gaz anlaşması var. Bizim Katar'dan gaz alabilmemiz bile Çin'in iznine bağlı. Rusya ve Çin rakip olsalar da ortak paylaştıkları değerler ve oportünist ittifakları var. Komünist felsefe, AB'ye karşı tavırları vs.
-Rusya ekonomisinin şu anda en büyük kozu Avrupa'ya sattığı doğalgaz. Rusya sanayisi güç kaybederken tek güçlü noktası yeraltı kaynakları.
-Petrol fiyatlarının öngörüldüğü gibi üç yıl daha böyle kalması, Rus ekonomisinin çökme noktasına gelmesi demek. Putin milliyetçilik rüzgarıyla bu gidişi tersine çevirmeye çalışıyor. Işid'e karşı tek bir bomba indirmese de batıya birlikte savaşıyoruz mesajı veriyor, Hıristiyan köklerine vurgu yapıyor, topraklarını genişletiyor. Her gittiği yere askeri üs kuruyor. Lazkiye'deki üslerini dörde çıkardı. Şii dünyasıyla yakınlaşıyor. Stratejik açıdan Kuzey Afrika'yı elinden kaçırdı, elinde bir tek Suriye kaldı. Burada direnmesinin jeostratejik başka sebepleri de var. Kuzey Suriye'de müthiş gaz yatakları var. Bu yataklar Akdeniz'e açılıyor, Kıbrıs'a ve Doğu Akdeniz'e gidiyor. Avrupa'nın en büyük gaz satıcısı Rusya, bu alandaki gücünü bırakmak istemiyor. Diğer taraftan bu gazı rafine etmek için gaz tesislerinin müthiş suya ihtiyacı var. “Su” ise Güneydoğu Türkiye ve Toros dağlarında var. Doğalgazı kim çıkarıyorsa rafine edebilmek için suyla bağlantı kurmak zorunda.