Dünya ısınıyor, birçok bölgede çözümsüzlüğün girdabı her geçen gün daha da dibe doğru iniyor. Mescid’i Aksa’ya giriş yasağı umarım kritik eşik olmaz. Bu konuda İsrail tarafının hiçbir pervası olmadığını hatta bu durumdan daha da beslendiğini biliyoruz. Geçmişte yaşananlar, özellikle de El-Halil bölgesi bunun en iyi örneğidir. Maalesef ki İsrail; kendine yönelik tepkilerden güçlenen ve buradan da Müslüman olmayan halklara dönüp “bakın biz haklıyız ” mesajı verebilmeyi başaran bir ülke. Ayrıca da dozajı artan her olayı Filistinliler üzerindeki baskıcı politikalarını pekiştirme aracı olarak kullanıyor. Böyle olayların ardından dünyadaki Yahudi diasporasından aldığı para desteğinin artmasını da işin ekonomik kazanç boyutu olarak not düşelim.
...
Dört yıl önce Haaretz yazarı Amira Hass ile Ramallah’da bir röportaj yapmıştım. Duruşunu Filistinlilerle birlikte Ramallah’ta yaşayarak gösteren Hass artık umudunu kaybetmişti. “Korkarım ki bu sorunu korkunç derecede kan dökülmeden çözüme kavuşturma şansını kaybettik, hayal bile edemiyorum. Filistin devletsiz ve işgal altında. Aslında bu 90’ların başından itibaren bir İsrail politikası idi. Gazze’yi Batı Şeria’dan koparmak. Aslına bakarsanız Filistinlilerin iç çatışması bu iki Filistin bölgesini birbirinden ayıran İsrail politikası ile tamamen örtüşüyor.“ Yahudilerin demokrasi anlayışını da oksimoron olarak tanımlayan Hass bunu apertheid rejimine benzetiyordu. İsrail toplumunun da Filistinlilere yapılanlar konusunda homojen tutum aldığını söylüyordu. Hass umutsuzluğunun bir başka sebebi olarak da 1967’den sonra göçmen olarak gelen ya da 1967’den sonra doğmuş İsrailli kuşağı gösteriyordu. “Bunlar eskiden nasıl olduğunu bilmiyorlar, işgali normal kabul ediyorlar. Eskiler ikiyüzlüce de olsa utanırlardı, yeniler ortada utanılacak bir durum bile görmüyor...”
...
Doğrusu bu sorunu kutsal toprakları korumak perspektifi dışına çıkarak konuştuğumuzda karşımızda çözümü engelleyen pek çok sebep buluruz. Bu sebepler var olmaya devam ettikçe konunun çözülmesini beklemek hayal olur.
Bunlardan birisi Filistin tarafını yöneten iki idarenin olması. Bu durum İsrail’in tezlerini güçlendiriyor. Çözüm sürecini yokuşa sürmelerine gerekçe teşkil ediyor. “Karşımızda tek muhatap yok, kiminle görüşelim, ikisi de birbiriyle anlaşamıyor, savaşıyor... ”