Kütürel iktidar meselesini uzun zamandır konuşuyoruz. 16 yıldır siyasi iktidar olmamıza rağmen kültürel iktidarı bir türlü elde edemediğimiz eleştirisi pek çok kişi tarafindan yapıldı. Bilhassa sinemada, edebiyatta vb. kültürel sahada bu tartışma bugün de sürüyor… Bu tartışmaya tersten farklı bir bakış açısı getirmek isterim. Bunu yapabilmek için önce bir resim çizmek istiyorum. Okul çıkışı Cuma namazına giden öğrencilerin peşine muhabir takıp irtica haberleri yapan, hastane köşelerinde başörtülü doktor avına çıkan Uğur Dündar, geçtiğimiz günlerde sunduğu bir programda namaz arası verdi. Mecliste başortüsü tartışması yapılırken, “Başörtüsü bir özgürlük değildir, hatta bir özgürlüğün kısıtlanmasıdır” diyen Muharrem İnce şimdi CHPnin cumhurbaşkanı adayı. Seçim programını Hacı Bayram’da Cuma namazı ile başlatan İnce daha sonra kürsülerden, “Kamuda çalışanlar türbanlı mı değil mi diye bakmayacağız. Böyle bir derdimiz yok” dedi. Kendisi 2013’te diyor ki: “2018’e kadar bunlar iktidarda kalırsa türban takmak zorunlu olacak.” Tabii bizler bu durumu gülümseyerek karşılıyoruz.
Mesela bir dönem belli bir kesimin ısrarla kullandığı “Seker” Bayramı meselesi vardı. Şimdi gördüğüm kadarıyla bu ısrardan vazgeçilmiş, o söylem de tedavülden kalkmış. Cumhuriyet gazetesi CHP’nin CB adayının Cuma namazını köy ahalisi ile kıldığına dair manşetler atar hale gelmiş, çok şükür!!!. Bir dönem bir deklerasyon gibi Ramazan’da kürsüde özellikle su içen bir Cumhurbaşkanımız (Ahmet Necdet Sezer) vardı, enteresan günler yaşamışız. Mesela bir Canan Kaftancıoğlu Hanım var. Kendisi CHP İstanbul İl Başkanı. Attığı twitler çok olay olmuştu malum, dini ve milli hassasiyetlerim yazdıklarının tamamını kendi köşeme taşımaktan beni men eder ama bakmak isteyenler rahatça bulabilecektir. Tek örnek olarak 15 Temmuz için “tekbir...