Bizi kalbimizden vuran pek çok hadisenin içinde, “Kürdüm ama
hain değilim” diyen bir şehit babasının sözü 'berraklığıyla'
hepimizi sarstı.
Vuralım, kıralım, öldürelim söylemi ve bütün Kürtleri PKK'lı olarak
göstermeye yönelik algı operasyonu en çok PKK'nın işine geliyor.
Onlara bölgeye ilişkin hedeflerini daha kolay gerçekleştirme imkanı
sunuyor. Stalinist bir yönetim anlayışıyla gerillalarını “devrimin
yakıtları” olarak gören örgüt, bu ortamı fırsat bilerek daha çok
genci topluyor. Bunu engellemenin bir yolu elbette olmalı.
Bu ülkenin bizler gibi eşit vatandaşı olan Kürtlere topyekun PKK
damgası vurmadan, onların kimliğine, haklarına, tavuğuna, çocuğuna,
tarlasına, diline, kültürüne sahip çıkarak birlikte yaşamanın
yollarını tekrar tekrar denemek zorundayız.
Nitekim 2003 yılında böyle bir ortamdan çıkmış bir Türkiye'de Ak
Parti'yi iktidara taşıyan en büyük sebeplerden birisi buna dair
halka verdiği umut olmuştu. 90'lı yılların acı ve ızdırabını yok
etmeye yönelik bir dili ve hizmeti inşa etti. Bunu siyasetin
sınırları içinde, bu ülke sosyolojisinin ve imkanlarının elverdiği
boyutlarda, samimiyetle, yapabildiği kadarıyla da yaptı.