Dikkatle izlediğim dizlerden birisiydi Borgen. Danimarka’nın ilk kadın başbakanının da “yolunu açan” bir dizi. Ama konuların yerelin içinde evrenseli barındırdığını söylemeliyim. 12 yıl aradan sonra çekilen yeni bölümleri ise daha büyük bir ilgiyle izledim. İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyeliği konusuyla birlikte diziye pür dikkat kesildim.
Danimarka, 2016’dan sonra mülteciler üzerinden gelişen Avrupa’daki aşırı sağ hareketleri izlerken de dikkatimi çeken bir ülke olmuştu. Bugün gelinen noktada ise Danimarka’da mültecilerin neredeyse tamamı ‘paralel toplumlar’ olarak adlandırılan 25 gettoda yaşıyor. Bunu sağ siyasetçiler Danimarka haritasındaki kara delikler olarak tanımlıyorlar. Düzensiz göçmenler için de ıssız bir ada olan Lindholm Tecrit adası haline getiriliyor… İsveç için söylenen “dünyanın kaynanası” unvanı Danimarka için de geçerli denebilir. 2015’te iktidara gelen sağ partilerle birlikte ataları Vikinglerin üstün ve güçlü ırk teorisi ülkenin bilinçaltından yeniden fışkırmış...