Ayşe Böhürler Yeni Şafak Gazetesi

Milli kültür meseleleri ve maarif davamız…

Bugün kültür meseleleri üzerine yapılan bir toplantıdan söz etmek istiyorum. Ancak söze iki kitap tavsiyesi ile başlayacağım. Bunlardan birincisi Samiha Ayverdi’nin başlıktaki ismi taşıyan kitabı...

12 Ağustos 2017 | 247 okunma

Bugün kültür meseleleri üzerine yapılan bir toplantıdan söz etmek istiyorum. Ancak söze iki kitap tavsiyesi ile başlayacağım. Bunlardan birincisi Samiha Ayverdi’nin başlıktaki ismi taşıyan kitabı, kültür meselemizin temelini ve aslında milli eğitim meselesiyle olan bağlantısını ortaya koymak açısından önemli bir eserdir. Döneminin bakışını yansıtsa da sorunların bugüne uzayan kısmı noktasında faydalı değerlendirmeler içerir. Bu alanda ikinci tavsiye edeceğimiz kitap ise Türk düşünce hayatının önemli isimlerinden Mümtaz Turhan’a aittir. Mümtaz Turhan’ın 1951 yılında yazdığı “Kültür Değişmeleri” kitabı niye Batılılaşamadığımızın ya da niye özgün bir kültür inşa edemediğimizin cevaplarını içerir. Yine Turhan’ın “Garplılaşmanın Neresindeyiz” isimli eserini de okurlara tavsiye ederim. Kitapları okuyalı çok uzun zaman oldu. Ancak bugün geldiğimiz noktada çok da fazla değişen bir durum olmadığını görüyorum. Hala MESELE’nin ne olduğunun teşhisi aşamasındayız. Ağırlıklı olarak da kendimizde olana bakmadan dış sebepleri konuşup dururken kitapların yazıldığı yılların üzerinden 70 yıl geçmiş bile. Turhan, özetle zorunlu kültür değişimlerinde hakim kültür unsurlarının o toplumda tamamıyla benimsenemeyeceğini, iki toplum, iki kültür karşılaşınca, birinin mutlaka yok olması gerekmediğini, sentezin ister istemez gerçekleştiğini söyler. “Batılılaşıyoruz diye dinimizin, benliğimizin kaybolacağı iddialarının hiçbir ilmi değeri yoktur. Ne var ki, Türkiye Batılılaşamamıştır, çünkü insan unsuru göz ardı edilmiş, sadece Batılıya benzer şekilde yaşar gibi görülmeye başlanmıştır.”

İki yazar da bu konulara bir milletin ölüm kalım meselesi gibi bakması gerektiğini söyler.

….

Önceki akşam yeni Kültür Bakanımız Sayın Numan Kurtulmuş’un zaman zaman yapacağını söylediği kültür insanlarıyla istişare toplantılarının ilkine katıldım. Doğrusu son derece verimli bir toplantı oldu. Şimdiye kadar yapılan çok önemli işlerin yanı sıra yapılamayan işler de var. Her şeyin insanla kaim olduğu bir dünyada eksik kaldığımız tarafları konuşma fırsatımız oldu.

Doğrusu ben kendi adıma da çok faydalı bulduğumu söylemeliyim.

Elbette konuşmacıların farklı fikrileri olduğu kadar onları buluşturan ortak noktalar da vardı. Bunların en önemlisi yazının başlığında olduğu gibi bakanlığın eğitimle olan bağlantısına yapılan vurguydu. Felsefe Profesörü Teoman Duralı’nın ifadesiye “Kültür ve turizmi bağdaştıramıyoruz. Kültür eğer bir alanla bağdaşacaksa bu eğitim olmalı, turizm değil” oldu. Ve devam etti: “Müslümanlık bir dindir, İslam bir medeniyettir. Bu millet korunacaksa bu medeniyet çerçevesinde korunmalı çünkü toplum bu medeniyetin bir unsurudur.”

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Misâk-ı Millî’yi hafife almak 21 Kasım 2024 | 130 Okunma TRUMP: 2. SEZON Fark ne olacak? 09 Kasım 2024 | 94 Okunma Tarafımı insanı yaşatmaktan yana seçiyorum… 28 Ekim 2024 | 154 Okunma 'Utanç Yüzyılı'ndan küresel yükselişe: Ba'nın hileleri 19 Ekim 2024 | 142 Okunma Nüvesi bizim evde atıldı 10 Ekim 2024 | 315 Okunma