Her terör saldırısı gibi Paris saldırısını da büyük bir dehşet
ve üzüntüyle karşıladık. Ancak giderek büyüyen tehlikenin ortaya
çıkma süreçleri ve yeni olası tehditler ardındaki sebepleri analiz
etmek zorundayız. Her saldırı ardından Müslümanlara karşı oluşan ve
giderek artan nefret, “İslam dini şiddet üretiyor” teması etrafında
giderek artan bir küresel söyleme dönüyor. Batılı liderler kendi
toplumlarını bu konuda uyarıyor. Bu tehdidin artçı saldırıları hem
İslam dünyasını hem de batı dünyasını yakından etkileyecek. Her
şeyden önce bu süreç İslamofobiyi güçlendirecek. Avrupa
şehirlerinde Müslüman mahalleler de artık sıkı takip altında. Ülke
ülke, mahalle mahalle Müslüman semtlerin dosyaları batılı
gazetelerde yer almaya başladı. Bu sıkı takip ve alınan önlemler
gençleri Işid'e daha mı çok yöneltecek sorusu da bir sorun alanı
olarak önümüzde duruyor.
Ortaya çıkan resimler gösteriyor ki bu örgüte Avrupalı Müslüman
gençler sadece dini sebeplerle katılmıyorlar. Üstelik katılanlar da
zannedildiği gibi eğitimsiz ve işsiz güçsüz de değil. Avrupa'yı
tanıdıkları kadar kendi dillerini, kültürlerini tanımayan fakat
ruhlarını-bedenlerini adayan bu gençler şiddetin ortasında ne
arıyor sorusuna cevap aramak durumundayız.