Seçim kampanyasının 15. gününe geldik. Sadece İstanbul’da 3 bine yakın teşkilat mensubunun görevlendirildiği bir sahada ilçe ilçe seçim bölgemizi tanıyor, dolaşıyor kapı çalıp insanlarla hasbihal ediyor, hasta ziyareti yapıyor, ihtiyaç sahibini arayıp buluyoruz. Aslında seçmenin ihtiyaçlarını öğreniyor, bunları da raporluyoruz. Bu seçim çalışmaları hepimize milletin derdini, fikrini, hayalini öğrenme fırsatı verdi. İlk on beş günün ardından sahaya dair notlarım şöyle.
-Halkımız medyanın gündemine itibar etmiyor. O’nun için önemli başlıklar kendi hayatını yakından ilgilendiren konular. Medya gündemi halkta çok karşılık bulmuyor.
-Kadınlar siyasetin ana taşıyıcısı haline gelmiş. Haklarını arayan onlar, eşlerine iş arayan onlar, çocuklarının eğitimini dert edinen onlar, mahalle mahalle siyaseti örgütleyen onlar. Aile içinde erkekler daha geride bir role doğru çekilmişler gibi geldi bana. Siyasetin sokağında kadınlar var. Tabandaki bu kadın gücü yönetime de yansımış ve daha da yansıyacağa benziyor.
-Türkiye’de aile her şey. Ne kadar bireyselleştik diye dövünsek de; merkezde, çeperde her yerde aile hala güçlü, ayakta ve toplumu o tutuyor. Yani bizden bir Avrupalı vurdumduymazlığı çıkmaz.
-Gençler ise ilgisiz değil, sadece kafaları karışık.
İftihar ettiklerim…