Türkiye’de “Demokrasi sorunu nasıl ve ne zaman ortaya çıktı” sorusu üzerine yapılan tartışmalar 90’lı yıllarda çok önem kazanmıştı. Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki engel Cumhuriyet’in inşası ve tek parti döneminden kalan bir siyasal miras mı ya da kültür mü sorusuyla yola çıkan yerli, yabancı yazarlar konuya farklı bakış açıları ortaya koymuştu.
Bu konuyu tartışmaya açan bir tür Kemalizm sorgulaması haline getiren sol, liberal ve İslamcı yazarlar farklı bakış açılarıyla tarihi okumalar ortaya koymuşlardı ve özünde “demokratikleşememe” eksenindeki tartışmayı gündemde tutmuşlardı. Bugün konu o kadar gündemde olmasa da Anayasa değişikliği bu değişimlerin en nihai aşaması olarak önümüzde duruyor. 90’lı yıllarda hararetle yaptığımız bu tartışmalar bu çerçevede tekrar gündemimize girdi. Ancak konu Meclis’te gördüğüm kadarıyla çok sığ argümanlarla tartışılıyor.
1990‘lı yıllarda demokratikleşme adına tartışılan ve demokratikleşmenin önünde engel sayılan pek çok konusu bugün artık aşıldı. Bu da merkez siyasette konumlanan muhafazakâr demokrat olarak kendini tanımlayan, milliyetçi, liberal, İslamcı çevrelerin bir ortak merkezi haline gelen, yer yer de sol...