HDP'nin siyaset dilini sevimli, hele de sempatik bulan birisi değilim. Bir muhafazakar olarak da söyleminin bana hitap etmesi elbette mümkün değil. Ancak bu kadar inkarcı ve yok sayan bir dil de beklemezdim.
Belki aşağıda yazdıklarıma tanık olmasaydım, kurulduğu andan itibaren Ak Parti'nin Kürtlerin yaşadığı sorunların çözümüne yönelik hangi yapıcı adımları, kimlere rağmen attığını bilmeseydim, yaklaşımım farklı olabilirdi. Başlanılan yer ile gelinen yer arasındaki uzun mesafeyi yakından görmeseydim cahilce ve yüzeysel birçok yoruma ben de kendimi kaptırabilirdim. Suni tartışmalarla nasıl bir illüzyon yaratıldığını da göremezdim. 8 saniyede okunan mesajlarla Türkiye'ye ufuk çizilmeye çalışılıyor. Bu mümkün olabilir mi?
2002'de, Ak Parti iktidara geldiğinde o yıl içinde 2185 terör olayı yaşanmıştı. Bu sayı zaman içinde azaldı. 2010 yılında bu rakam 877'e düşmüştü. Bu elbette tek taraflı olmadı. Ancak çözüm kararlılığı, hükümetin 9 seçim gösterdiği başarı ve istikrarıyla sağlanabildi. Ayrıca ne PKK'nın ne de HDP üyelerinin çiçek çocuklar olmadığı da ortada. Şarkı söyleyip antropolojik araştırmalara konu olmuyorlar.