Geçen hafta 16. yılını dolduran Ak Parti’nin yolunun ülkenin kaderiyle böylesine kesişeceğini o yıllarda elbette tahmin edemezdik. Mümkün değildi. Ak Parti, bu ismi almadan bir yıl önce siyasetin tıkandığı, Türk ekonomisinin iflasa sürüklendiği bir dönemde “yenilikçi bir hareket “olarak doğdu.
14 Ağustos 2001’de Bilkent kuruluş açıklamasından kısa bir süre önce yapılan Afyon toplantısı Parti’nin kuruluş sürecini hızlandırmıştı. Partiye diğer partilerden geçen milletvekilleriyle daha önce siyaset ile hiç tanışmamış yeni kadrolar orada karşılaştı ve birbirlerini tanıma imkanı buldu. Üç gün süren toplantıda Kürt meselesinden eğitime birçok konu tartışılma imkanı bulmuştu. Yenilikçiler hareketinin lideri Tayip Erdoğan’ın her tartışmada temel vurgusu “Kuracağımız partide ahlak zeminine dayalı bir siyaset olacaktır” olmuştu.
Yenilikçilerin iki ayağı vardı. Bir ayağı Fazilet Partisi’nden ayrılan Abdullah Gül başkanlığındaki ekip oluşturuyor, diğer ayağı da Tayyip Erdoğan’ın belediye başkanlığı dönemindeki yakın çalışma ekibi oluşturuyordu.
Kurucular listesi hazırlanırken iki ekip de ortak bir liste çıkardı. Pek çok kanaat önderi bu süreçte etkili oldu. Genç isimler ile Türk siyasetinin tecrübeli isimleri aynı çatı altında buluştular. Ak Parti kendisine farklı partilerden geçen 51 milletvekili ile 2003 seçimlerinden önce TBMM’de temsil edilmeye başlamıştı. Bu çizgi, tecrübeyle yeni isimlerin yenilikçi bakış açılarını buluşturan bir çizgiydi. Eskinin de yeninin de hem değeri vardı hem de yeri. Bugün de bunun önemli bir başarı kriteri olduğuna inanıyorum.
AFYON’DAN NOTLAR…
Dönem haberlerini okurken aynı siyasi karakterlerin yine devrede olduğunu görüyoruz. Mesela “yenilikçilerin” parti kurma çağrısına cevap veren isimlerden birisi de Meral Akşener’di. Biz ilk kurucu heyet olarak Afyon’a gittiğimizde Meral Akşener’in oraya geleceği söyleniyordu. Ancak orada vazgeçtiğini öğrendik. Medya tabii ki bugünkü medya değildi. “Anti Erdoğan” medyası diyebileceğimiz bir çizgide yönlendiriliyordu. Yenilikçi hareketi yakından takip ediyor ve sürekli negatif haberlerin peşinde koşuyordu. Afyon toplantısını haber yapan Abdullah Karakuş, Meral Akşener’in kopuşuyla Erdoğan’la temas kuran DYP-ANAP ve MHP’lilerin de Parti’ye katılmaktan vazgeçtiğini söylüyordu. Yenilikçiler cenahındaki kulislerde ise Akşener’in; Susurluk’un karanlık isimlerini partiye sokmak istediği, sokamayınca da gittiği konuşuluyordu. Bir diğer rivayet de teşkilattan sorumlu genel başkan yardımcılığını beklediği ama buna dair bir umut görmediği şeklindeydi.