Popüler restoranlar ve kafeler yan yana dizilmiş; hepsi ağzına kadar dolu.
Koca süs havuzunda sular dans ediyor. Benimse hâlâ aklım bu işi almıyor. Böyle bir yer nasıl oldu? Bu kadar insan nereden geliyor?
Gelin görün ki, İstanbul'un büyüklüğü işte... Kabul etmek ve şaşırmamak lazım.
Konser alanıysa; restoranlar, kafeler ve AVM girişini geçince sağ tarafa kurulmuş. Küçük bir Kuruçeşme Arena... Sahne önünde ayakta izleme alanı, arkada da mini tribün. Kuruçeşme Arena'da peş peşe konserler izlediğimiz günler geldi aklıma. Böyle bir açık hava konser alanımızın olması, şehrimiz için harika.
Ajda Pekkan'a gelince... Sözün bittiği yerdeyim sevgili okurlar. Üç saate yakın sahneden inmeden şarkılar söyleyip dans etmesi bir yana; bugüne kadar gördüğüm en tatlı, en rahat, en ferah, en cool Ajda Pekkan'dı.
Bir ara sürekli telefonlarıyla çekim yapanlara seslendi:
"Vallahi aklım almıyor; hem konseri izleyip, hem de nasıl hikayelerinize video çekebiliyorsunuz? Ben bunu asla yapamazdım." Sonra da sosyal medya çağına uyup herkesi 'Vitrin' şarkısında canlı yayın yapmaya davet etti.
Binlerce kişi, aynı anda Instagram hesaplarından canlı yayına girdi.
Al işte, devri yakalayacaksan böyle yakalayacaksın; Simit Sarayı'nın önünde yere kapaklanıp #fallingstars akımına uymaya kalkmayacaksın.
Neyse, o konuya da diğer yazımda devam edeyim bari...
NOT: Sırasıyla cumartesi akşamları Candan Erçetin, Edis ve Teoman da aynı yerde konser verecekmiş. Sevenleri kaçırmasın...