'Rutinden çık, her zamankinden farklı şeyler yap, kış havasına
girip eve kapanma, gez sokaklarda' kampanyam hızla devam ediyor.
Artık nasıl gaza geldiysem, geçen hafta sonu kendimi balıkçı
gemisinde buldum. Sık sık balığa çıkan arkadaşlarım, "Ayşe yarın
sıkı giyin, balığa çıkıyoruz" dediler.
Cumartesi Sarıyer'de buluştuk ve Torlaklar 2 gemisine gittik.
BALIKÇILIK BİTİYOR
Bizimkiler bu işin meraklısı olduğu için, gemi ahalisi bizi büyük
bir coşkuyla karşıladı. Demli çaylar, yakılmayı bekleyen mangal,
deniz ve harika muhabbet... Güneş de tüm sıcaklığıyla yüzümüzde;
daha ne olsun yani... Balıkçı gemisi Torlaklar 2'nin reisi
Karadenizli İlyas Torlak, 40 yıldır balıkçılık yapıyor. Bu, aile
işi... Gemide yatıp gemide kalkıyor.
Ağların üstünde oturmuş çay içerken, konu konuyu açıyor ve İlyas
Reis anlatmaya başlıyor. "Balıkçılık bitti bitiyor, denizler elden
gidiyor, balık kalmadı" isyanıyla konuya girip "7.5 ay balıkçılık
yapabilecekken, sezon 2.5-3 ayda bitiyor" diyor.
Peki neden? Hadi benim için gemiye binip balığa çıkmak zevkli,
eğlenceli ve farklı bir deneyim ama onların hayatı bu. İyice
dinleyip dertlerini not alıyorum.
Şöyle devam ediyor Torlak: "Balıkçılıkta iki sistem vardı; gırgır
ve trol (ağ). Şimdi orta su trolü diye bir şey çıktı. Bu yolla
avlanmak, denizlere büyük zarar veriyor. Avlanma derinliğinin 24
metreden yukarı olmaması lazımken, 5 metrede balık avlıyorlar.
Balığın geçiş sürecini ve ekolojik sistemi bozuyorlar."
Balıkçılıkta da 'yağmalayalım, cebimizi dolduralım da gerisi
umurumuzda değil' sistemi çalışıyormuş yani. İstanbul bölgesinde
denetim olmadığını çünkü Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel
Müdürlüğü'nün yeterli kadroya sahip olmadığını söylüyor. 18 bin
ruhsatlı balıkçı teknesi varmış.
Torlak durumu şöyle örnekliyor: