Maviye boyalı tahta sandalyeleriyle nefis bir teras... Öyle bir
yere oturmuşum ki, karşımda Zeki Müren'in evi ve heykeli selamlıyor
Bodrum'u. Nemli ve basık İstanbul'da geçirdiğim üç günden sonra
Bodrum'a hoşgeldim. Havaalanından iner inmez de kutlamaya Orfoz'a
gittim. Orfoz, nefis bir deniz ürünleri restoranı. Kutlamaya
gelinir buraya; hayatı, arkadaşları, aşkı, yemeği, Ege'yi
kutlamaya...
Benim damak zevkime güvenmiyorsanız, hemen işin uzmanı, en bilir
kişilerden Vedat Milor'un yazdığı yazıdan alıntılıyorum, hiç
esirgemeden... Şöyle diyor Milor: "Bodrum'daki Orfoz; belki de
ülkemizdeki, Batı'nın yüksek standartlarına uyan tek deniz ürünleri
lokantası."
Orfoz'a gitmek; lezzet düşkünleri için yüzde 100 bir şölen,
lunapark, zevk cenneti. 1986'da Saroz'da babasının yanında ekmek
kızartarak işe başlayan şef Çağlar Bozcağa ve abisi Çağrı
Bozcağa'nın aile geleneğini şerefle taşıdıkları restoranları.
Önce içerideki açık mutfağa gidip şöyle bir havaya girdikten sonra
yerimize geçiyoruz. Çağlar Bozcağa tek tek bütün masaları
dolaşıyor. Bu arada kendisi sadece bu olağanüstü mutfağın şefi
değil, aynı zamanda komi, garson, sommelier. Her şeye karışıyor,
her şeyi yapıyor. Aklımda yine aynı cümle uçuşuyor; işine aşık
insan bambaşka üretiyor.