Bir mutsuzluk dalgasıdır gidiyor; kime sorsam mutsuz işte,
n'apsın...
Sevgililerinden ayrılanlar, boşananlar, çalışmak istemeyenler,
üretememe ızdırabı çekenler... Kızgınız, sinirliyiz, olduramadık,
yaptıklarımızdan memnuniyetsiziz, kadersiziz.
Konuştuğum beş kişiden üçü bunalımda...
Peki bunalımdan nasıl çıkabiliriz?
Valla psikolog değilim ama taze çıkış yapmış biri olarak, size
deneyimlediğim birkaç şeyi önerebilirim diye düşünüyorum.
1. Durumu kabullenmek: Konuyu inkar edeceğine, farkına varmak 10-0
öne geçiriyor insanı.
'Ne var yani, canım sıkkın; üzülüyorum, kötüyüm, çok kötü' tavrını
herkese öneriyorum. Böylece duygularınla yüzleşip
vedalaşabiliyorsun.
2. Öfkeden zarar gelmez: Pozitif düşünmeye çalışmak daha beter
eder. 'Öfkeliyim' diyebil mesela.
İlle de melek kostümümüzü giymemiz gerekmiyor. Öfkemizi kabul etsek
geçip gidecek.
3. Haklı olmasam da olur: Esasen ortada bir ayrılık, aldatma, kavga
varsa haklı olsan ne olur, olmasan ne olur. Haklılığın peşine öyle
bir düşüyoruz ki, haklı olmamıza rağmen mutsuz olduğumuzu
göremiyor, acıdan çıkamıyoruz. Haklı olsak da iki taraf açısından
da objektif bir değerlendirme yapabilmek iyi gelecektir.
4. Kendini suçlama: Yetiştirilme şeklimizden midir nedir, özellikle
kadınlar hayatlarında yolunda gitmeyen şeyler için önce kendilerini
suçlar.
Bi' şeyleri eksik ya da yanlış yaptıklarını düşünmeye pek
müsaitlerdir.
Ve bu, kişiyi iyice dibe iten bir yaklaşımdır, söyleyeyim.
Kendinizi suçlamak çözüm değil. Hayat bu, herkesin başına can
sıkıcı şeyler geliyor.
5. Anlat, ağla, direnme!: Ağlayacaksan zırıl zırıl ağla. Ara
kankalarını, saatlerce telefonda konuş, evlerine git, aynı şeyi bin
kere anlat. Sonunda ağlamaktan da, anlatmaktan da yorulacaksın.
Yeter ki derdin neyse, içinde tutma. Akıt yahu...
6. Olan oldu, peki şimdi ne yapacağım?: Biri geldi, durduk yere
arabanıza çarptı, yani olanlar oldu. Şimdi avaz avaz bağırsan bir
yararı var mıdır? Yoktur. Gerekeni yapıp arabanı tamir
ettireceksin, işte o kadar. Aynı şey başımıza gelen kötü durumlar
için de geçerli. Aldatıldın mı, ayrıldın mı, kovuldun mu, ortada mı
bırakıldın? Tamam, berbat şeyler bunlar ama acilen kendine 'Şimdi
ne yapacağım?' sorusunu sorup bundan sonraki hayatının
sorumluluğunu alman lazım.
7. Bedenine dön: Her zaman mutlak sonuç veren bir eylem olarak
kişinin kendisine dönmesini tavsiye ediyorum. Bak bakalım aynaya;
en sevdiğin halin neydi hatırla.
Kilo aldıysan vermeye başla, sağlıklı beslen, spor yap, uykunu
düzene sok. İnanın çok işe yarıyor. 10 günde üç kilo verdim, saçma
gelebilir ama azaldı derdim...
8. Ölçütün ne, bir bak bakalım: Kendini başarılı ya da başarısız
bulma ölçütlerin ne? Kendini sevmeye ya da sevmemeye neye göre
karar veriyorsun? Bir sor bakalım...
Belki de inandığını sandığın ölçüler senin ölçülerin değildir. Sana
öğretilenlerdir. Her şey mükemmel olursa mutlu olmamız gerektiğini
aşılayan bir dünyada yaşıyoruz. Ama mükemmele de ulaşamayınca
bunalıma giriyoruz. Oysa bil ki, senin mükemmelin başka. Kendi
değerlerini yeniden yazsana...
9. Yapmadığın şeyleri dene: Gitmediğin yerlere git, görmediğin
oyunları, sergileri gör, bol bol film izle, okumadığın romanları
oku, denemediğin lezzetleri dene, başka çevrelere gir, yeni
insanlarla tanış.
Ezberlerini boz, yeni hayaller kur.
10. Hayatı oyun gibi gör: Her canlı gibi ölümü tadacaksın
zaten.
O yüzden şimdi tüm bunların bir oyun olduğunu ve kendine güvenip
ipleri eline alabilirsen, sonraki sahneleri senin yazabileceğini
anla. Acı yoksa mutluluk yok. Hüzün yoksa neşe yok. Ayrılık yoksa
aşk da yok.
Yarın öleceğini bilsen, bugününü bunalımla geçirmezdin
herhalde.