'Yatmadan önce heyecanlı, vurdulu kırdılı şeyler izleme' çektiler, izlemedim. (Nasıl da söz dinliyorum, düşündükçe gözlerim yaşarıyor) Lavanta sabunuyla yıkandım, lavanta yağları yaktım, meditasyon yaptım, akşamüstü yürüyüş formülünü denedim, denedim de denedim... Gelin görün ki, yıllardır (saymadım sayamadım) şöyle kafayı saat 22.30 gibi yastığa koyup da gözümü sabah açmışlığım yok.
Besbelli uyku sorunum var yani...
Gecede üç-dört kere uyanırım, 02.30'da, 03.00'te ayağa dikilir, 05.00-06.00'ya kadar otururum. Öğlenleri feci uykum gelir, bulduğum yere kapaklanır uyurum.
Kötü bir durum tabii; yoruyor, kişinin verimini düşürüyor.
Uzmanlar ne diyor: 'Günde sekiz saat deliksiz uyku, sağlık için şart.' Özellikle de 22.00 ile 03.00 arasındaki uyku.
Geçen hafta Gümüşlük'te tuttuğum eve gittim. İçi küçücük bir taş ev; dışı da dutlu, muşmulalı, zeytinli, şeftalili ağaçlar, güller, çiçekler... Mis gibi... Doğanın göbeği...
Yogalara, meditasyonlara falan ne gerek...
Meditasyonun ta kendisi kuşlarla, ağaçlarla yaşamak.
BEYNİM YANIYOR SANKI!
Buraya bir torba kararla gittim tabii. Bunlardan biri de; cep telefonunu minimuma indirme kararıydı.
Öyle bir şey oluyor ki; bir mesaj geliyor ve mesaja bakmak için telefonu elime alıp iki saat bırakamıyorum.
Kendimi aniden birilerinin Instagram hikayelerine bakarken buluyorum.
Hastalık gibi yapıştı üzerime Instagram.
Twitter değil, Facebook değil; Instagram!
O fotoğraflar, o Boomerang'lar, o çığlık çığlığa videolar, o pozlar, o yerler, o kızlar, o erkekler, o durumlar aklımı aldı. Gün sonunda beynim yanıyor da tepesinde dumanlar tütüyor sanki.
Kişinin yaratıcılığını ve hayat enerjisini kaybetmesinin en kestirme yolu bu.
Gizli uyuşturucu, an tacizcisi...
Eve yerleştikten sonra gündüzleri evde bıraktığım cep telefonumu, akşamları sessize alıp çekmeceye kaldırmaya başladım. Televizyon da yok. Bir baktım ki, iki gecede bir kitap bitirir olmuşum. Bilgisayarımdan açıp türlü türlü makaleler okuyorum, araştırmalar yapıyorum.
Onu geçtim; günlerdir 10'ar, 11'er saat uyuyorum.
Ben böyle bir uyku yaşamadım, adeta şoktayım! Bu sabah köpeğim Mini isyan edip havlayınca uyandım ki, 9.5 saattir uyuyormuşum.
Öyle acıkmışım uykuya...
Sonra gazeteleri elime alınca haberi gördüm.
Glasgow Üniversitesi'nde araştırmışlar ve açıklamışlar: Yatmadan iki saat önce mutlaka cep telefonunuzu bırakın. Bırakmazsanız uyku bozuklukları ve depresyondan kaçamazsınız.
Eğer sizin de uyku bozukluğunuz varsa, mutlaka telefonunuzla erkenden vedalaşın. Hatta uyku bozukluğunuz yoksa da vedalaşın. Gerçeğiniz yanınızda, uzaklarda aramaya gerek yok.
Sanal dünyaya ayıracağınız zamanı kendinize, işinize, sevdiklerinize, yeni şeyler öğrenmeye harcamanızı tavsiye ediyorum. Kendinizi çok daha iyi hissedeceğinize eminim.
Bir deneseniz bari...