Kim üstüne alınmak istiyorsa alınabilir ama bu yapılan
habercilik değil; olsa olsa had bilmemek, ayarının fena halde
şaşması, zalimlik, sinsi sinsi can yakarak zevk alma gibi bi' şey
yani. İş değil; kötülük, aymazlıktan doğan bilmişlik... Çünkü
ortada bir haber yok.
Deniz Seki'ye yapılan açık seçik mobbingtir, mobbing; hem de
milyonların gözü önünde...
Deniz Seki, sağlam sınavdan geçmiş mi, geçmiş. Üstelik cezaevinden
çıkalı daha bir yıl olmamış. Sahnelere, müziğine, hayranlarına
kavuşurken sevdiği adamla yollarını ayırmış. Bir almış bin vermiş,
kalbinde duygular sel olmuş. Yeniden başlayan, yazan, üreten,
söyleyen, kaybettiği günleri yakalamaya çalışan bir çocuk
misali...
Dün sabah magazin programlarına bakıyorum; Deniz Seki, gece
03.00'te Etiler'deki bir çorbacıdan çıkıyor. Kapıda magazin
muhabirleri... Buraya kadar sorun yok. Deniz, otomobile doğru
yürürken bakın muhabir ne soruyor: "Deniz Hanım, kilo almaktan
korkmuyor musunuz?"
Deniz de "Dikkat etmeye çalışıyorum" gibi bir laf ediyor.
Sonra hız kesmeyen muhabir devam ediyor: "Bu saatte niye yediniz?
Diyetisyenle görüşmeyi düşünüyor musunuz?"
Deniz; bütün gün yemek yemediğini, konserinin yeni bittiğini
söyleyip kibarlığını bozmayarak otomobile binip gidiyor.