Dün köşesinde Ömür (Gedik) de yazmış, erkeklerin aşık olmama sebebini Instagram'da herkesin kendini göstermesine bağlamış. Ben de şu aşık olamama halini kadın/erkek ayırmadan yüksek müsaadenizle başka bir şeye bağlıyorum. Çünkü bizler artık kendimize aşığız.
Yook! Öyle müthiş bir özgüven patlamasından ve kendi değerimizi pamuklara sarıp kolay kolay gönlümüzü kaptırmayacak bir aşktan söz etmiyorum. Öyle bir aşk değil bizimkisi. Bizimkisi beğeni toplama aşkı, 'iyi görünme' telaşı, kusursuzluğun peşinde dört nala koşan içi yıkık dökük, can sıkıntısından patlayan modern insan savaşı. Aşık olmak için odaklanmak gerek, bakmayı ve görmeyi bilmek gerek, başka birine detaylarını ve farklılıklarını sezebilecek kadar ilgi gösterebilmek gerek. Oysa artık öyle mi? Anda kalmayı geçtim, birbirimizin yüzüne bile bakmıyoruz dikkatlice.
Telefonlarımız ve paylaşım hevesimiz olmadan şuradan şuraya gidemiyor, kimselere dikkat kesilemiyoruz.
Hayatımız Instagram sayfasına döndü, hemen sonraki paylaşıma geçmek istiyoruz. Beğeni ve onay çemberinde dönüp duruyoruz.
Aşksa bütün bunlara gelmiyor işte.
Kaçıp gidiyor. Sonra da konuşuyoruz 'Erkekler aşık olmuyor', 'Kadınlar aşkı bulamıyor' gibisine.
Kabul edelim, bizim duyduğumuz aşk, görmek, görülmek, alkışlanmak, takip edilmek aşkı. Ya bu halimizi kabul edip mızmızlanmayacağız ya da bu düzenden çıkacağız.
Aşkın kalp sesini duymaya, göz göze gelmeye, gerçekle karşılaşmadan çekinmemeye, hayranlık duymaya ihtiyacı var.
Baksanıza herkes kendine hayran.