Yok; ben kimsenin tarafı, taraftarı, alkışçısı falan değilim.
Artı, şunu da söylemek isterim; birileri gibi ahlak bekçisi de
değilim. Kimseye bu görevi tavsiye etmem.
Çünkü 1: Büyük konuştuğun, gelir seni bulur.
Çünkü 2: Hiçbir şey dışarıdan göründüğü gibi değildir. Öyle farz
ederek, tahmin yürüterek insanların özel hayatı, kararları,
aşkları, ilişkileri, ayrılıkları üzerine yorum yapılmaz.
Çünkü 3: Karşındakinin yerinde olmadan, neyi neden yaptığını
bilemezsin.
Çünkü 4: İnsan hata yaparak olgunlaşır, büyür, kendinden yepyeni
birini yaratır. Sıfır hatayla yaşanmış tek bir hayat var mıdır?
Olabilir mi?
Çünkü 5: İftira kötüdür. Büyük zararlar verir. Yuvalar yıkar,
depresyona sokar, hayat ışığını söndürür. Yıllarca sana yapışır,
peşini bırakmaz. Bizzat ben de yaşadım, gördüm, derdimi
anlatamadım. O yüzden bu tip konularda dikkati ve özeni elden
bırakmam.
ORTADA BİR MARKA VAR
Ve Çünkü 6: Ahlaksız bulduğun, değer yargılarının uyuşmadığını
düşündüğün birine şunu yaparsın: Görüşmezsin. Nokta. İlişkini
keser, hayatına devam edersin. Senin yaşamında da birilerine
uymayan, ters gelen bi' şeyler elbette vardır.
Gelelim haftalardır konuşulmaya doyulamayan Gülben Ergen
meselesine. Diyorlar ki, "Ayşe, neden yazmıyorsun, ne
düşünüyorsun?"
Açık söyleyeyim; Gülben Ergen arkadaşım değil, hiçbir zaman da
elektriğimizin dostluk anlamında tutacağını düşünmüyorum. Samimiyet
ve sahiciliğin rehberliğinde yaşamak istediğim şu hayata bakış
açımız, insan ilişkilerine yaklaşımımız da aynı değil besbelli.