Son zamanlarda Instagram reklamlarında şöyle bir şey türedi: Pembe parlak taytını, tişörtünü giymiş sarışın bir arkadaşımız, cam kenarına konuşlanmış, tedirgin gözlerle cep telefonuna bakıyor.
Fotoğraf bu. Üstünde yazan ise şöyle: 'Sevgilinin konumunu anlık takip etmek ister misin?' Neeeeeee!
Gel de için gıcıklanmasın!
Kişi bir an bile olsa içindeki şeytana yenilip düşünmeden edemiyor tabii:
Yahu ben bu topa girsem, bizimkini kimbilir nerelerde yakalarım!
Acaba dün gece eve gidiyorum dedi de başka yere mi gitti?
Erkek erkeğe balıkçıdalardı ama ya değillerse?
Neymiş, sevgilimizin konumunu anlık takip etmek ister miymişiz?
İstemeyiz canım, istemeyiz bi' tanem. Bir yakamızdan düşün Allah aşkına!
Onu bunu takip ede ede kendimize, hayatımıza, asıl önemli olanlara, anımıza, işimize gücümüze takipsiz kaldık.
Önce Whatsapp'a konum takibi geldi, sonra Facebook'a...
Derken casus programları dört bir yanımızı sardı. En serin kanlı, en özgüvenli insanı bile baştan çıkarır bunlar. Mis gibi giden ilişkileri bozarlar...
İşi gücü bırakıp sevgiliyi takip edeceğiz yani öyle mi? Alttan alta yayılan mesaj belli: Babana bile güvenme, sevgiline hiç güvenme!
Anneannem, "Ölüyü bile fazla dürtersen gaz çıkarır evladım, kurcalama" derdi. Yani siz siz olun, bu anlık konum takibi tuzağına düşmeyin. Zaten sizinki kimi takip etti, kimi like'ladı, kime yorum yazdı araştırmalarıyla manyak oldunuz biliyorum. Bir de bu eksik kalsın...
Dijital çağ bize çok şey verdi, hayatımızı kolaylaştırdı ama birbirimize güvenimizi yerle bir etti farkında mısınız?