Yani umarım kopyalanmaz ama kopyalanabilir...
Eh, kişi yakın çevresinde gerçekleşmeyen bi' şeyin başına gelebileceğine inanmıyor değil mi?
Öyle bir olaylara uzaydan bakıyormuş hali, dışarıda neler neler olurken sanki kendisi 'Survivor'da dokunulmazlık kapmış hissi ile ortalıkta dolanıyor.
En duyarlımız, en empati sahibimizde bile bu hal zaman zaman mevcut yani.
Geçtiğimiz perşembe günü gazeteden çıkmış, sağlıklı beslenme koçu Şeyda Coşkun'un Belight Kitchen'ındaki (onu da yazdım, yanda) randevumuza gitmeden önce, annemlerle evde sohbet ediyorduk.
Telefonuma Denizbank'tan SMS geldi.
'Bilmem nereden, bilmem ne kadar tutarında bir harcama yaptınız. İşlem bilginiz dışındaysa bankanızı arayınız' gibisinden...
Aaa! 'İşlem tamamen bilgim dışında, kartım da çantamda' paniğiyle bankanın müşteri danışma hattını aradım. Santral görevlisiyle zaten anlaşmam imkansız. Ben şaşkınlıktan 'Böyle bi' şey nasıl olabilir?' sorusunu saniyede 100 kere sorarken, hanımefendide bir serinlik, cool'luk, 'kader kısmet'çilik anlatamam... "Hesaplarınızı donduruyorum, onaylıyor musunuz?" gibi sorular soruyor. Yok onaylamıyorum, biraz daha soysunlar!
Hemen arabaya atlayıp bankanın Bebek şubesine daldım. Bir baktılar ki; SMS'le söyledikleri para hiçbir şey, banka kartının bağlı olduğu hesabın tamamını bir saat içinde boşaltmışlar! Hesap sıfır yani!
O sırada bana Hadise'den geldi tabii:
'Sıfır tolerans hadi git durma!' Neyse, devam ediyorum...
Ne olmuş; banka kartım, ya ATM'de ya da bir post cihazında kopyalanmış.
Önce bir form doldurttular, sonra ertesi gün savcılığa gidip suç duyurusunda bulunmamı istediler.
Avukatım Altın Mimir'i aradım, kendisi hemen devreye girdi, suç duyurusunda bulunduk vs...
Sonra bana bir aydınlanma geldi. Ne yapayım yani, param gittiyse gitti; öldüm mü, bak dimdik ayaktayım... "Demek ki neymiş, hayatımızdaki maddi-manevi her şey, bir anda elimizden gidebilirmiş" dedim, güldüm v...