Ayşe Şener Milat Gazetesi

Yaz ve yazmak

Yaz ile yazmak arasında bir zıtlaşma olduğunu bir kere daha idrak ettiğimiz şu günlerde, düşünen insana göre bir iklim tanımlaması geçiyor zihnimizden. Yazmak bakımından kışları...

07 Ağustos 2018 | 2.170 okunma

Yaz ile yazmak arasında bir zıtlaşma olduğunu bir kere daha idrak ettiğimiz şu günlerde, düşünen insana göre bir iklim tanımlaması geçiyor zihnimizden. Yazmak bakımından kışları bol düşlü taşlı, yazları buruk ve kurağız.

Yazmak illa hayattan tecrit gerektiriyor. İnsan için olan insanı yanında istemiyor iyi mi? Pekâlâ yaşamdan kopmak ne kadar mümkün olabilir? Bizzat yaşıyorken… İnsanlar arasında insanlardan ayrı bir kenarda… İnsan beden için bir bedel ödemeden ilhamını, hülyasını, klavyesini alıp dağ başına tırmanabilir, bir kenara saklanabilir mi?
Ne olursa olsun yazmakla yaşamak arasında gizli bir geçimsizlik var. Fakat ne onunla. Ne onsuz. Malzeme almak için yaşamaya çıkan kalem erbabı, çok geçmeden soran gözlerle önüne dikilmiş bir ekran donukluğuna maruz kalır ve henüz can çekişen bir iki sıcak cümle, derken işte bir kaç paragrafı boydan boya o donukluğa iliştirmek zorundadır.

Kalem ve sarı sayfalar daha edepliydi sanki. Böyle tam gözümüzün bebeğini baskılamazdı. Bakışlarını sağa sola kaçırır, sökülüp gelmesi konusunda mürekkebi kendi haline bırakırdı. Şimdi öyle mi ya! İri iri bakan bir ekran var. Yazmazsan bıraktığın boşluğa sen düşüyorsun.
Keşke sadece gökyüzü ekranımız olsa ve havaya, suya, toprağa, ağaca filan yazsak dediğim oluyor çokça. En çok bilgisayar ekranına baktığımda, zihnimizden gelen bir şelale olmadığı müddetçe sıkıntıdan yalancıktan çişi gelmiş bir çocuk gibi kıpırdanmaya başlıyor.

Çoğumuz hayatın akan yanına karışmayı seviyoruz. Bize yaşattığı sürprizlere tepki vererek yaşadığımızı hissediyoruz. Bir defasında, bir seyahat servis aracına bindiğimde gündüz gezici türkü bara binmiş gibi oldum ilkönce. "Yalancı baharın yalan şeyi" diyordu daha evvel hiç duymadığım bir şarkıda. Sonra "Ömrümü verdiğim zalim, sende insanlık diye bir şey kalmamış" diye devam ediyordu. Bildiğin bir kavga esnasında sarf edilebilecek cümleler malum garip bir bestenin içine bir parça kafiyeli olarak yerleşt...

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kitap okumak bizi bozar 28 Ağustos 2018 | 4.757 Okunma Senin şarkın ne? Veya türkün? 21 Ağustos 2018 | 3.593 Okunma Vicdan 14 Ağustos 2018 | 3.539 Okunma Yaz ve yazmak 07 Ağustos 2018 | 2.170 Okunma Biraz küselim 31 Temmuz 2018 | 2.284 Okunma