AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, 22 Mart'ta, Hürriyet'e şu açıklamayı yaptı: “(Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş)… Yargılama sürerken konuşmayı yargıyı etkilememek için doğru bulmam. Ancak hep şuna inandım. Yargı mensupları gerekmedikçe iş yapmaz, gerekmeyen kararları vermez. Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) yargılamasını kabul etmiştir. Bunun gereklerini karşılayacak bir formülasyon bulunmalıdır.”
23 Mart'ta köşemde şu soruya yanıt aradım:
“Bahçeli, Hayati Yazıcı için açıklama yapar mı?” Çünkü…
MHP lideri Devlet Bahçeli, 6 Şubat'ta net konuşmuştu:
“… Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 2 Şubat 2022 tarihinde
toplanmış, Kavala'nın serbest bırakılmasını dayatan Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi kararının uygulanmaması nedeniyle Türkiye
aleyhine ihlal süreci başlatmıştır. Asıl bu sözde karar Türkiye'nin
egemenlik haklarını ihlal etmektir. Aslen bu sözde karar
Türkiye'nin hukuk gücüne ve demokrasi güvenliğine suikasttır.”
Ve önceki gün grup toplantısında Bahçeli, Millet İttifakı'nı eleştirirken aslında Hayati Yazıcı ve AKP içinde kendilerini “liberal-muhafazakar” tanımlayan isimlere yanıt verdi: “Terörist Demirtaş ile Sorosçu Kavala'nın mahkeme kararları için şaibeli diyenler zillettedir.” (12 Nisan 2022/TBMM Grup Toplantısı)
Bitmedi…
Liberal-muhafazakar kanat…
Devlet Bahçeli'nin grup toplantısında yaptığı açıklamanın satır
aralarındaki ince mesajlar “Cumhur İttifakı”naydı.
Nasıl mı?
Örneğin… “Önümüzde Türk milleti ve onunla anlam taşıyan Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı için zorlu bir dönem vardır” tespitini yapan Bahçeli şu uyarılarda bulundu ittifakına:
“… Bu nedenle: Cılız bir ideolojik destekle, olan biteni hariçten seyretmenin… Anıları kafi görerek geleceğin analizini yapmadan mevcutla meşgul olmanın… Her söylenene inanarak, hiçbir katkı sağlamadan eleştiri üzerine eleştiri yapmanın...Yalnızca heyecandan ibaret bir destek ile sağduyudan uzak macera arayışının…”