“… Devletin yerini mafyanın, dayanışmanın yerini cemaatleşmenin, yurttaşlık haklarının yerini ayrıcalıklı sınıfların alması kaçınılmazdı. Bunun kitlelere kabul ettirilmesi ya rızayla ya zorla olmalıydı. Din referansıyla sunulan biat, sözde milliyetçilik sosuna batırılmış içi boş gurur, tarihsel sembollerle süslenmiş devlet övgüsü rızayı üretti. İkna olmayanları ise zor bekliyordu. İşte SS, bu dönemin sopasıydı. Cumhuriyet’in yıkılışına “hayır” diyenlerin başına vurulan tokmaktı…”
Dün kitap gelince hemen okumaya ve altını çizmeye başladım… Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıkan kitapları “SS”ten bahsediyorum.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yakın tarihteki rolünü anlatan kitap bizi bir yolculuğa çıkarıyor.
Biyografi kitapları okumayı oldum olası çok severim. Hatta; bilimsel biyografileri yani “bireyin hayatının eleştirel bir tutumla, araştırma ve incelemelere dayalı olarak anlatıldığı” kitapları daha çok… Hayat hikayeleri ipuçları verir, öğretir, bilinmeyene götürür.
Tamam Barışlar’ın “biyografi” iddiası yok:
“…Bu kitap SS’in, yani uzun...