Kitabın büyük bölümüne damga vuransa, “tasarruf” kelimesi… Neden mi?
Bazı kitapları kaleme almak zordur… Yazmak istersin, elin gitmez bir türlü… Hele bir de yazman gereken ağabeyinse… Daha zordur! “Bir mendil niye kanar” şiirini ağlaya ağlaya defalarca okursun ve… “Ben gazeteciyim” dersin ve halka olan bağlılığınla, hakikatin peşinde yazmaya başlarsın! Meslek büyüğümüz, SÖZCÜ yazarı Saygı Öztürk’ün yakın zamanda hayatını kaybeden ağabeyi Refik Arslan Öztürk’ü anlattığı kitabı “Vali Bey”i bir günde bitirdim! 287 sayfa su gibi aktı. O son vedayı okurken yutkundum: “… Daima ‘devletimiz’ dedi. Hastanede ağabeyimi ziyarete gidip ayrılmadan önce ona bir isteğinin olup olmadığını sordum. Konuşmakta zorlanarak, ‘Daha ne isteyeceğim; devletimizden. Devletimiz sağ olsun. Hastaneye yatırılmışım, iğnemi, ilacımı, yatağımı, yorganımı devletimiz veriyor. Doktorlarımız, hemşirelerimiz, sağlık görevlilerimiz canla başla çalışıyor. Daha ben ne isteyebilir ki? Herkese sağlıklar dilerim’ dedi. Bu, ağabeyimden duyduğum son sözlerdi. Elini öptüm ve bu onu son öpüşüm, son koklayışım ve vedamdı…”
Kitabın büyük bölümüne damga vuransa, “tasarruf”...