“ … Seninle beraber daha çok yerlere bakacağız nişanlım, yıldızlara, dost yüzlerine, Memedimizin gözlerine, güzel günlere, beraber yan yana bakacağız…Önümüzde dinç, kuvvetli, dolgun ve manalı bir hayat var daha. Gönlün kocalmasın nişanlım. Bak ben topal bacaklı, ihtiyar bir çınar ağacına benzeyen gövdemin içinde, her dem taze, her dem kuvvetli ve her dem senin ateşinle dolu, aşınmamış, pırıl pırıl bir yürek taşıyorum. Seni düşünürken ben gençleşiyorum. Bacağımın sızısı duruyor. Sen de beni düşünürken genç ol, kuvvetli ol! (5 Temmuz 1993/Piraye’ye Mektuplar/Nazım Hikmet”
Buca Cezaevi’ndeki son görüşmede Çetin Doğan’ın ayağındaki ağrılar arttığı için fizik tedaviye başladığını öğrenmiş yol arkadaşı! Nazım’ın ağrıları gibi! Zaten hastalık anlamında yok yok Çetin Doğan’da.
Dün konuştum emekli orgeneral Çetin Doğan’ın eşi Nilgül Doğan’la.
9 Kasım’daki son ziyaretten bir kare yolladı bana…
Elleri sıkı sıkı sarılmış!
1969’da başlayan aşk hikayesinin özeti: Bırakılmayan eller....