“… Yusuf bilge bir sakinlikle konuşabilmeyi denedi, yapamadı. Utanç yüklüydü kelimeleri. Emniyet Müdürü’nün vaatlerini, Aksakallar Şeyhi’nin icabına daha sonra bakılacağına dair söz verdiğini anlattı. Komiserin küçük ağzına nefret, hayal kırıklığı, hüzün, bin tane kötü duygu sığdı. Komiser yüzünü çevirdi Yusuf’tan. Demir kapıya arkasındaki Emniyet Müdürü’nü, kirli devletin bütün yüzlerini görebilecekmiş gibi baktı. Demir kapının önünde durdu komiser. ‘Neden hep İblis kazanıyor biliyor musun müdür?’ diye sordu, kendisi yanıtladı: Çünkü İblis hepinizin içinde.”
Seçim sürecinde okuduğum “İblis’i Öldür/Kırmızı Kedi Yayınevi” adlı polisiyenin en vurucu yeriyle başladım anlatmaya!
Gazeteci-yazar dostum Timur Soykan’ın “tarikat-siyaset-emniyet” üçgenindeki yeni kitabı, “suya sabuna dokunmayan”, “korkan veya kaçan” değil, cesaretle gerçeğin üzerine giden bir kitap.
Evet… “İblis’i öldür” ama “içimizdeki şeytanı, kötülüğün sembolünü” nasıl yeneceğiz? Kızağa çekilmiş bir emniyet müdürü, isyankar bir komiser, emniyette örgütlenen tarikat ve aileler etrafında ustaca kurgulanmış polisiye bugünü de...