… Bir gün benim kapım açık, bir kadın geldi. Kanalizasyon patlamış, evini tarif etmeye çalışıyor. “Dur… Sen, Vehbi Demirel Sokak’ta, SEKA İtfaiyecisi Ahmet’in evini geçtikten sonra üç ev orda, yarısı mavi boyalı, üstü beyaz beş basamaklı evin sahibi değil misin?” dedim kadına. Şaşırdılar. Hatta bir defasında, teyzem bir evde oturuyor alt katta bir mahallede, ben de yorgunum böyle. Teyzemin evine gideyim de bir yatayım dedim. Kapıyı açtım, iki üç kız çağırdı beni, herhalde misafirlerdir dedim. Divana küt yattım, biraz uzandım filan falan. Sonra perdelere baktım onlar değil. Ya dedim, ben teyzemlerin evinde değil miyim? “Yok dediler başkanım sen bizim evimizdesin.” Öyle bile oldu…
1973 seçimlerinde İzmit Belediye Başkanı olan ve sonrasında da CHP milletvekilliğine seçilen Erol Köse, halka olan samimi bağlantılarını böyle anlatıyor.
Neden bu alıntıyla başladım? Çünkü…
İstanbul başta olmak üzere Türkiye’yi esir alan son kar fırtınası gösterdi ki, belediyeciliğin ama halk için yapılan belediyeciliğin ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Elimde, Sezgin Sezgin-Tuğba Canbulut’un hazırladığı...