Bu ülkenin başına gelmiş en büyük belalardan biri olduğu kuşku götürmez Fetö Gülen’i bir de kendi ağzından okumak ister misiniz? Buyurun o zaman:
“O gençlik dönemime ait unutamadığım bir hatıram da şudur: Çarşı içinde dolaşırken elime bir taş alır, uzaktan bu taşı bir polisin kafasına atardım. Polis başına yediği taş darbesiyle neye uğradığını bilmez bir haldeyken hemen herkesten önce koşturur, yüksek sesle “Kim attı bu taşı??!” bağırırdım. Sesimi duyanlar polisin başına üşüşür, her kafadan bir ses çıkar, ortalık curcunaya dönerdi. Ben de bir köşeye çekilir onların bu haline gülerdim.
“Dikkatleri üzerime çekmeye aşırı düşkünlüğüm vardı. Hatta bazen sırf dikkat çekmek için, minareye çıkar şerefesinde yürürdüm. İnsanların korku içinde beni seyretmeleri hoşuma giderdi. Yine bazen sırf dikkat çekmek için elbisemi ters giyer, çarşıda öyle gezerdim. Herkes tuhaf tuhaf bana bakardı; bu hal hoşuma giderdi.
“1960 ihtilali olduğu zaman hiç hazmedemedim. Bunu İsmail Gönülalan’a sorarsınız... O gün kaçtık bir köye dönüp geldik. O’na dedim: “Bir iki Nur talebesi arkadaşımız var. Senin oraya geliyoruz. Sen bir silah tedarik et; birer de bomba. Bu meclisi, bu adamları havaya uçurmazsam bana da bilmem ne demesinler!” Gitmiş bir tabanca bulmuş, anasıyla da vedalaşmış. Bu fıtrattaydım. Hiç hazmedememiştim. Mecliste bu itilalci adamlar milletin reyiyle oraya gelmiş, az buçuk Müslümanlığa müsaade etmiş, Arapça ezanı yeniden ihdas etmiş kimselere bunu nasıl yaparlar diye affedemiyordum. Hiç içimden atamadım.