FETÖ'nün kurucusu ve CIA'nin has adamı Fetullah Gülen, İzmir Kestanepazarı Camii'ne 1969'de vaiz olarak atandığı günden kısa bir süre sonra, cemaatini oluşturmak için kollarını sıvar. Bu amaç doğrultusunda ilk sızmaya çalıştığı ve belli ölçüde başarılı da olduğu kurum Milli Eğitim'dir. Gülen, Mahmut Övür'ün köşesinde anlattığınca, 1970 yılında Aydın Bolak, Yaşar Tunagör ve dönemin MİT Müsteşarı Fuat Doğu'yla Vehbi Koç'un Ankara'daki evinde bir öğle yemeğinde buluşur. Bu yemekte neler konuşulduğunu Gülen hiç kimseye anlatmaz. En yakın adamlarından Latif Erdoğan "Şeytan'ın Gülen Yüzü" adlı kitabında , "Gülen'in bir proje olduğu ve devlette muhbirlik görevini üstlendiği dönem 1971 yılında başladığına göre söz konusu yemekli toplantının anlamını ve içeriğini çözeriz sanırım," diyerek bu toplantının ne mene bir toplantı olduğunu tanımlar. Gözü ülke ölçeğindedir önceleri. Daha sonra bu güç uluslararsı boyuna taşınınca efendisi okyanus ötesinde, ABD'deki CIA olur.
Eğitime sızması 1970'lerin başında Kestanepazarı öğrenciler için açtığı eğitim kamplarıyla başlar. Bu kamp fikrinin kendisinden çıktığını söylese de ilk kampı kurmak için Ankara'ya gidip oradan üç bin lirayla döndüğünü hatırlayacak olursak işin içinde başkalarının da olduğunu kabul etmemiz geekir. Daha sonraki kamplar parasal anlamda, "İzmir'li hayırseverler ve Kestanepazarı Derneğince" desteklenir.