Böyle başlayan fıkralar vardır; bir Amerikalı, bir Alman,bir Türk trende...diye örneğin. Ama bu fıkra falan değil. Bu hem ağlatı hem de güldürü dolu bir garip ziyarettir 1994 Kasım’ında gerçekleşen. “Türk-İsrail Dostluğu—Türk-İsrail İşbirliği” palavralarını manşetlerine çeken gazetelerin hepten çoştuğu bir yolculuktur. Basınımızın baba yazarları gezinin pek başarılı geçtiğini yazar dururlar günlerce. Gezide kusur bulan bir kaç kişininse derdi İsrail’le değil Çiller’in yetersizlikleriyle ilgilidir.
Oysa Çiller pek çok konuda İsrail’in çıkarlarıyla Türkiye’nin beklentilerinin çok farklı olduğunu anlamıştı. Salt Çiller değil kimi gazeteciler de farkındaydı İsrail’in neler tasarladığının. Tel Aviv, Orta Doğu’da en büyük tehlikenin radikal İslam olduğunu sık sık dile getiriyor, İran’a karşı birlikte cephe oluşturmaktan söz ediyordu. Ancak Türkiye’nin böyle bir niyeti yoktu. Hele de Dış İşleri Bakanı Mümtaz Soysal’ın İslam karşıtı bir iş birliğinden rahatsız olduğu sıkça dile getiriliyordu ve Soysal bu duruşu yüzünden Mossad’ın Türk heyetine verdiği brifinge davet edilmiyordu. (Evanjelizm Tanrı’ya Baş Kaldırış—Ali Kuzu-S 307)