Hükümetin, Nüfus Hizmetleri Kanunu’nda değişiklikle müftülere de evlendirme yetkisi ve görevi verilmesine ilişkin kanun tasarısı gündemde tartışılıyor…
TBMM’nde görevdeyken (1991-1995) aynı amaçlı teklifimiz, laikliğe aykırı görülerek işleme bile konulmamıştı.
Biz de, bu konunun iyice anlaşılabilmesi için bazı bilgilerimizi ve görüşlerimizi paylaşmak istedik. Doğru bilgilenmeden doğru karar ve hüküm olur mu? Özellikle İslam Hukuku ve laik hukuk açısından mukayeseli, özetli bilgi ve görüşler vurgulanacak… Zihinlerimiz, kalplerimiz, ümmetimiz, milletimiz laiklik aracılığıyla parçalandı. Dinimiz öyle parçalanıp, tahrif edildi ki, daha dinin tanımlanmasında bile bir araya gelemeyenler nasıl uzlaşabilirler? Parçalanmış, bölünmüş, kovulmuş, şimdi de reforme edilmeye çalışılan İslam. Öncelikle seçtiğimiz birkaç tanımı paylaşalım. İslam, hayatın tüm yönlerini kapsayan ilahi nizam... Laiklik de demokrasiyle birlikte vahyi reddeden beşeri düzen ve anlayışlar. Biri Allah’ın rızası ve iradesi/düzeni/egemenliği. Ötekiler de insanların vahyi reddeden egemenlikleri/ düzenleri. Din; yol, düzen, hayat tarzı olarak tanımlanıyor. (itikad, ahlak, muamelat, ukubat, ibadet hükümleriyle) “Rububiyetle ubudiyet arasındaki hâkimiyet/egemenlik/itaat” ilişkisidir”
İbadet/kulluk kavramı da hayatımızın tüm ilişkilerini kapsadığı halde daraltılarak bugünkü parçalı algı oluşturulmuştur. Gerçekte tüm işlerimiz sünnete uygun olursa hepsi ibadet olur.
Bilindiği üzere yeryüzünde geçici olarak bulunuyoruz. Yolcuyuz, misafiriz… Rabbimizden geldik, O’na döneceğiz… Ve sınavdayız… Ahirette sorgulanacağız…