Hz. Adem’den beri Hak ile batıl mücadelesi var olup, kıyamete
kadar da sürecektir.
Bir tarafta HAKKI temsilen, Hak adına yeryüzünde tevhid, imar,
adalet, ıslahat için cihad edenler ki bunlar başta peygamberler
olmak üzere “İşittik, itaat ettik” diyen Müslümanlardır.
Öbür tarafta BATIL’ı, temsilen, batıl (şirk) adına, mücadele ederek
yeryüzünde ifsada, tahribe ve zulme çalışan bunu açıkça da ifade
eden “İşittik, isyan ettik” diyenler ki, bunlar Siyonistler ve
onların kontrolündekilerdir. Bunlar Batıl cephesini
oluştururlar.
Birinciler Hak da hayır da, iyilikte birbirleriyle yarışırlarken
BATIL’a karşı da birlikte mücadele ederler.
İkinciler ise ifsatta, şerde, zulümde yarışırlar ve bunu
engellemeye çalışan Müslümanların öncüleriyle mücadele ederler.
Hangi taraf daha çok çalışırsa, Rabbülalemin o tarafa egemenlik
verir.
Bu iki sınıf dışında bir üçüncüsü vardır ki bunlar “işittik, itaat
ettik” deyip, sözünde durmayan ve “Islah edicilerdeniz” demek
suretiyle ifsat edenlerdir. Asıl tehlikeli olan bu zümredir.
Bu sınıf doğal olarak BATIL sınıfında konumlanmıştır, ifsad edenler
hemen her değeri ifsada çalışırlar. Dini, nesli, tabiatı, tüm
değerleri, nimetleri bozmaya çalışırlar. İşte insanların
genleriyle, bitkilerin, hayvanların genleriyle oynandığı bugün
ortaya çıktı.
İşte Siyonizm, Katolik projesi olduğu tartışılmayan “Dinler arası
diyalog”, “Ilımlı İslam” projeleri, oryantalizm, misyonerlik de
yegane HAK olan İslam’la çeşitli yöntemleri kullanarak savaşmakta
onun tahrife, tebdile, tağyire dönüştürmeye özellikle cihatsız,
siyasetsiz hukuksuz bir din algısı oluşturmaya çalışmakta olup,
epeyce de mesafe kat ettiği acı bir gerçek…
İşte bu çalışmaların sonucu dünyadaki özellikle İslam
coğrafyasındaki kan ve gözyaşları ortada. Islah ediyoruz diyorlar,
ifsad ediyorlar.
Müslümanlar ki bir millet, küfür de bir millet.
Küresel zalimler, karşılarında tek rakip ve düşman olarak
gördükleri İSLAM’la ve Müslümanlarla savaşmakta hem de Müslümanları
kullanmaktalar. Müslümanların önde gelenlerini bir şekilde ikna
edebilmekteler. Bunun için İslam’ın özellikle Kur’an’ın temel
kavramlarıyla oynamakta, onların İçlerini boşaltmakta, anlamlarını
daraltmakta veya değiştirmektedirler. İşte bunlardan birisi de HAK
kavramıdır. Diyanet İşleri