Bir Ramazan ayının sonundayız. Önümüzde “Bayram(?!)” var... Nice
zamandır bayramlarımız (Ramazan ve Kurban) anlamından uzak ve
sadece yüzeyde, isimde, kabukta; ruhsuz, anlamsız... Ümmeti
Muhammed perişan. Ülkeleri, kaynakları işgaldeyken, tefrikayla
birbirini yerken, tam bir kuşatılmışlık ve zillet içindeyken,
bayramımız bayram mı ola?! Bayram, birlikte sevinmek değil mi?
Barışsız, adaletsiz bayram olmaz. Sevgisiz hiç olmaz... Önce sevgi
paylaşılacak ki, acı da paylaşılabilsin. İslam, barış ve adalet
özetle saadet nizamıdır.
Biz birbirimizi yerken, birileri “bayram” ediyor. Bayram şeker
değil, et değil...
Ne zamandır Müslümanlar olarak yaşadığımız tüm sıkıntılardan
kurtulmamızın yolu, yeniden ‘ümmet’ olabilmekten geçer. Bunun için
de tümümüzü toparlayacak, birleştirecek, canlandırıp ayağa
kaldıracak, koşturacak ruha (vahye) muhtacız, mecburuz... Başka
yol, çıkış, çare yoktur...