Türkiye, yarın başlayacak olan Avrupa Birliği (AB) Liderler Zirvesi’nin, Türkiye’yle ilgili kararını bekliyor. AB’nin yaptırım kararı alıp almayacağı, eğer alacaksa yaptırımların sertliği ve kapsamı üzerine günlerdir yorum yapılıyor medyada. Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ikilisinin, Türkiye karşıtı çağrılarına, Almanya’nın ve Fransa’nın nasıl karşılık vereceği üzerine tahminler yürütülüyor.
Peki, asıl sorun AB’nin tutumu mu? Yoksa Türkiye’nin dış baskılara karşı zayıf olan kırılgan ekonomisi mi? Üzerinde durulması, kafa yorulması, çözüm bulunması gereken en önemli mesele bu.
Türk ekonomisinin durumunu hepimiz biliyoruz. Üretimden kopmuş, sanayileşme iddiasını yitirmiş, bütüncül kalkınmayı unutmuş mevcut ekonomik yapı, kaçınılmaz olarak Türkiye’nin siyaseti, dış politikası, ulusal güvenliği, savunması üzerindeki dış baskıların artmasına da zemin hazırlıyor. İktisadi bağımsızlık olmadan, siyasi, askeri, diplomatik, kültürel, akademik bağımsızlık olmuyor çünkü.