ABD Başkanı Trump’ın Suriye’den ABD askerlerini
çekeceğini açıklaması, ülkemizde ve dünyada yankı yarattı. Trump’ın
daha önceki çelişkili açıklamalarını, sıkça değiştirdiği
kararlarını anımsatarak, ABD’nin kararında ne kadar samimi olduğunu
tartışalım. Nesnel şartlara bakalım ve soru soralım.
Birincisi, ABD’nin Ortadoğu’ya yönelik politikası, emperyalist bir
devlet olarak öncelikleri, ihtiyaçları, yöntemleri, araçları
değişmemiştir. Önceliklerinin başında İsrail’in güvenliği, enerji
kaynak ve güzergâhlarının denetimi, İran’ın kuşatılması, dört bölge
ülkesinin bölünerek bir Kürt devletinin kurulması, Rusya’nın artan
nüfuzunun geriletilmesi ve Çin’in bölgeden uzaklaştırılması gelir.
Bunlar değişmediğine göre, soru şudur: ABD, Afganistan ve Irak’tan
ne kadar “çekildi” ise Suriye’den de o kadar mı
çekilecek?
İkincisi, Türkiye Fırat Nehri’nin doğusuna askeri harekât yapmaya
hazırlanırken, ABD’nin Suriye’den asker çekmesi, zamanlama
açısından dikkat çekicidir. Kaldı ki ABD yönetimi, Türkiye’ye 3.5
milyar dolar değerinde Patriot füze savunma sisteminin satışına
onay da vermiştir. Yani, Türkiye’yi memnun edecek iki adım atmıştır
art arda.
Üçüncüsü, Türk halkındaki ABD karşıtlığından memnun olmayan; Rusya,
İran ve Türkiye’nin oluşturduğu Astana Süreci’ni dağıtmak isteyen;
Türkiye ve Rusya’nın arasını açmaya çalışan ABD’nin, Türkiye’yi bir
miktar tatmin etmek için, kimi taktik adımlar atması, kendisi
açısından doğaldır. ABD’nin kararının ardından İran Cumhurbaşkanı
Ruhani’nin Ankara’da Cumhurbaşkanı
Erdoğan’la görüşmesi de, zamanlaması ve gündemi
açısından önemlidir. Kaldı ki, geçen hafta Astana Süreci’nin 3
aktörünün İsviçre’de, Birleşmiş Milletler Suriye Özel
Temsilcisi’nin katılımıyla buluşup, Suriye’de yeni anayasa için
komisyon kurulmasında uzlaşması da, ABD’nin Astana Süreci’ni
dağıtama...