Kurtuluş Savaşı’nın dev ve devrimci önderi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, emperyalizme karşı mazlum milletlerin büyük lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e karşı, planlı, örgütlü ve açıktan saldırılar sürüyor. Bu saldırılar elbette tarihsel, siyasal ve ideolojiktir. O nedenle küçümsemek, yok saymak, önemsizleştirmek, “kişisel çıkışlardır” diyerek geçiştirmek doğru olmaz.
Çünkü Atatürk düşmanlığı; öncelikle ve özellikle Türkiye’ye, Türkiye Cumhuriyeti’ne, Türk milletine düşmanlıktır. Atatürk düşmanlığı; bağımsızlığa, ulusal egemenliğe, akıl, bilim ve aydınlanmaya, kadın - erkek eşitliğine düşmanlıktır. Atatürk karşıtlığı; emperyalizm işbirlikçiliğidir, feodalizm savunusudur.
Konuyu daha da açalım...
Atatürk’e doğrudan saldıramayan iktidar ve muhalefet mensupları, İsmet İnönü’ye saldırırlar. Lozan ve Montrö’ye saldırırlar.
Atatürk diyemeyen sözde solcu gazeteler, gazeteciler, aydınlar, edebiyatçılar, solda geçinen ve soldan geçinen siyasetçiler yok mudur? Çoktur.
Atatürk’e saldırarak daha Müslüman, daha milliyetçi, daha liberal olacağını sananlar yok mudur? Çoktur.