Türkiye, bir yandan dışarıya verdiği göçün, bir yandan misafir
ettiği sığınmacıların hesabını yapıyor. Şöyle ki: son birkaç yılda
ülkemizin zengin kesiminin yüzde 12’sini oluşturan 12 bin tane
dolar milyoneri, servetini yurtdışına çıkarmış. Bir kısmı sadece
servetini çıkarmamış, kendisi de yurtdışına göçmüş. Türkiye
İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2017’de yurtdışına
göçenlerin sayısı 253 bin 640. Bunların yüzde 15.5’ini 25 - 29 yaş
grubu oluşturuyor. Büyük bölümü, iyi eğitimli, meslek sahibi beyaz
yakalılardan oluşuyor. Öte yandan sayıları 5 milyona yaklaşan
Suriyeli sığınmacı için şimdiye dek 40 milyar dolar harcanmış. Bu
nedenle Türkiye’nin bütçe açığı artmış. Bu kaynak harcanmasa, bütçe
açığı daha düşük, büyüme oranı daha yüksek olurmuş.tYurtdışına
göçen Türklerin ve Türkiye’ye sığınan, bir bölümü de vatandaşlığa
kabul edilen Suriyelilerin sayısı, önümüze çok boyutlu bir sorunlar
yumağı çıkarıyor. Yakın gelecekte, sadece demografik ve sosyolojik
değil, siyasi, iktisadi, kültürel açıdan da bunun sonuçlarını çok
tartışacağız. Hem sermaye kaçışı hem nitelikli beyin göçü
Türkiye’yi zorlayacak. Üretime değil tüketime, ihracata değil
ithalata dayalı büyüme modelini benimseyen; ihracatı ithalata
bağımlı, 100 liralık mal ihraç etmek için kabaca 60 liralık mal
ithal etmek zorunda olan Türkiye, nitelikli işgücünü yitirmenin,
yetişmiş gençlerine parlak bir gelecek sunamamanın maliyetine
katlanacak. Eğitimden bürokrasiye, iş dünyasından siyasete dek
geniş bir alanda hem de.
Suriyeli sığınmacılar ise mali boyutun yanında, yüksek sayıları ve
uyum sorunlarıyla da Türkiye’yi yoracaklar. Daha şimdiden
araştırmalara ve haberlere yansıdığı üzere, pek çok işyerinde ucuz
emek olarak görülmeleri nedeniyle Türk emekçilere tercih edilen
sığınmacılara karşı, ekonomik gidişattaki olumsuzlukla birlikte
öfke daha da birikecek. Bir kısmı radikal düşünceleri savunan ve
Türkiye’ye yapılmak istenen Selefi aşısının işlevsel aparatı
ol...