ABD Başkanı Trump, yine sosyal medya
hesabından, yine İsrail lehine, yine Ortadoğu’yu daha da
karıştıracak, yine Suriye’de başarısız olduğunun itirafı anlamına
gelen bir açıklama yaptı. İsrail’in 1967’deki Altı Gün Savaşı’ndan
beri, 52 yıldır işgal altında tuttuğu, 1981’de tamamını ilhak
ettiği Suriye toprağı Golan Tepeleri’nde, İsrail’in egemenliğini
tam olarak tanıyacağını açıkladı. Bu adımıyla, bölgede ve dünyada
gerilimi daha da artıracağını ve stratejik ortağını ne kadar
önemsediğini bir kez daha gösterdi. Karar, nisan ayında genel
seçimlerin yapılacağı İsrail’de, Başbakan
Netanyahu için de destek anlamı taşıyor.
Arap-İsrail anlaşmazlığını çözmek ve Filistin’e barış getirmek için
“çok önemli bir proje üzerinde” çalıştığını söyleyen Trump’ın
attığı bu son adım, aslında çok da şaşırtıcı değil. Çünkü hem
içeride Yahudi lobisinin öneminin farkında hem dışarıda büyük bir
dış politika başarısına imza atamayacağını biliyor. Kaldı ki, ne
böyle bir niyeti var, ne bunu kotaracak kuvveti. Her ne kadar
önceki ABD Başkanı Obama’ya, daha koltuğunu
ısıtmadan, avans olarak, Nobel Barış Ödülü verilmiş olsa da, ABD
başkanlarının kudreti ve çözüm üretme kabiliyeti, ABD’nin devlet
kapasitesinden bağımsız değil. Dahası, ABD Dışişleri Bakanlığı’nca
kısa süre önce açıklanan “2018 Yılı İnsan Hakları Raporu” da,
Trump’ın son kararına ilişkin ipucu barındırıyor. Raporda, Golan
Tepeleri için, önceki yıllarda kullanılan “işgal altındaki” ifadesi
değil, “İsrail denetimindeki” ifadesi kullanılmış. ABD’nin
gerilediğinin kanıtı
Vurgulamakta yarar var. Gerileyen büyük güçler, sahayı centilmence
terk etmezler. Yakarak, yıkarak çekilirler. Bugün boşalttıkları
bölgeye, yarın tekrar dönmeleri, müdahale etmeleri için zemin
yaratacak, gerekçe oluşturacak sorunlar bırakırlar. Takım
çantalarında ç...