Suriye’deki gelişmeler ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin izniyle
ABD’nin enerji şirketlerinden ExxonMobil ile ortağı Katar Petrol’ün
ada açıklarında yıl sonuna doğru yapacaklarını açıkladıkları keşif
sondajı, Akdeniz’in sularını daha da ısıtacak. Topraklarında iki
İngiliz üssü varken, İsrail ve Fransa ile üs antlaşması yapan
Rumlar, üs konusunda ABD ile de görüştüler. Rusya’nın son yıllarda
Akdeniz’de artan nüfuzu; bölgenin enerji kaynaklarıyla ilgilenen,
tedarikçilerini çeşitlendirmeye çalışan Çin ve Almanya’nın
Ortadoğu’ya, Akdeniz’e yönelik hamleleri, rekabeti
keskinleştiriyor.
Türkiye ise Kıbrıs’ta büyük hatalar yaptı. Kurumsallaşmış devlet
politikasını terk etti. Annan Planı’nı destekledi. Avrupa
Birliği’ne (AB) Kıbrıs konusunda ödün vereceğini kanıtladı.
Kıbrıs’ta kırmızı çizgilerimiz vardı: 1) Adada iki eşit, iki
egemen, iki bağımsız devletin kabulü. 2) Türkiye’nin etkin ve fiili
garantörlüğünün devamı. 3) Adada Türk - Yunan dengesinin korunması.
Hükümet, kırmızı çizgileri kamuoyunda tartışmaya açtı. KKTC Kurucu
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı
devre dışı bıraktı. Dünyanın gözü önünde eleştirdi. “Kıbrıs
konusunda herkesten bir adım önde olacağız”, “Denktaş gitsin kendi
meclisinde konuşsun”, “Çözümü tıkamasın”, “Danışmanlarını gözden
geçirsin” dedi.
O yüzden Türkiye; mali, siyasi, diplomatik baskı altında daha büyük
ödün vermeye zorlanıyor. Kıbrıs açıklarına sondaj gemisi gönderse
bile, Suriye meselesi ile Akdeniz’in enerji kaynakları arasındaki
ilişkiyi görememenin faturasını ödüyor. Mısır ile Rum - Yunan
tarafı, İsrail ile Rum - Yunan tarafı arasında enerji odaklı
gelişen işbirliklerini engelleyemiyor. Siyasi ve iktisadi açıdan
sıkıştığından, Akdeniz’de ulusal güvenlik sorunuyla
karşılaşıyor.
KKTC’de de işler iyi gitmiyor. Gerekli yatırım yapılmadığın...