Türkiye günlerdir artan sebze fiyatlarını konuşuyor. Alelacele
devreye sokulan tanzim satış yerlerinin önünde, birkaç lira daha
ucuza sebze alabilmek için saatlerce bekleyen yurttaşlar, uzun
kuyruklar oluşturuyorlar. İktidar çözümü, köylüyü, pazarcı
esnafını, kabzımalı azarlamakta arıyor. Hem kendi başarısızlığını
örtmek, hem ana muhalefete yüklenmek adına, 2. Dünya Savaşı
yıllarındaki karneleri, 1970’lerdeki tüpgaz kuyruklarını
anımsatıyor, o dönemlerin nesnel koşullarını saklayarak. İktidara
en etkili muhalefeti ise sivribiber ve patlıcan yapıyor. Bu durum
esprilere konu olup ağlanacak halimize güldürse de, ekonomik tablo,
Karl Marx’ın, “Louis Bonaparte’ın 18. Brumaire’i”
adlı eserindeki şu satırları çağrıştırıyor: “Hegel, bir yerde şöyle
bir gözlemde bulunur: ‘Bütün tarihsel büyük olaylar ve kişiler,
hemen hemen iki kez yinelenir’. Hegel eklemeyi unutmuş: İlkinde
trajedi, ikincisinde komedi olarak”.
Türkiye’nin ekonomik sorunları, Cumhuriyet ekonomisine sahip
çıkmayan; üretimi, kalkınmayı unutan; yaşadıklarından ders almayan
zihniyetin eseridir. Çünkü bizde sağ siyasetin tüm akımları,
planlamaya karşıdır. Cumhuriyetin diğer niteliklerinin yanında,
aynı zamanda kamuculuk ve planlama olduğunu kabul etmezler. Adalet
Partisi yandaşlarının şu sözü hafızalardadır: “Bize plan değil,
pilav lazım.”
O nedenle iktidar; ister TÜİK’in ürün sepetini güncellesin, ister
Kamu İhale Kanunu’nu 187 kez değiştirsin, ekonomide sorunlar
büyüktür. Üretimsizlik, işsizlik, verimsizlik yapısaldır. Üretimde,
ihracatta yüksek teknoloji payı düşüktür. Türkiye, sanayileşme
iddiasını yitirmiştir. Tarım çökmüştür. Ekonomi; dış kaynağa
bağımlıdır. Büyürken bile istihdam yaratamamıştır. Orta gelir
tuzağından çıkamamıştır. Kişi başına gelir, 10 bin dolar çevresinde
takılmıştır. İcra dairelerindeki dosya sayısı 26 milyonu geçmiştir.
Kamu kurumlarının, belediyelerin farklı...