Ergenekon kumpası çöktü. Türk Silahlı Kuvvetleri başta olmak
üzere medyadan üniversiteye, siyasetten demokratik kitle
örgütlerine dek uzanan geniş bir alanda Cumhuriyetçi, Atatürkçü,
yurtsever, devrimci, tam bağımsızlıktan yana öncü kadroları hedef
alan kumpasın arkasında ABD’nin, iktidarın ve o günlerdeki ortağı
FETÖ’nün olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Bu davada yargılananlar,
hedef alınanlar, hapis yatanlar, ağır bedel ödeyenler, kamu
vicdanında asla mahkûm olmamışlardı. Önceki günkü kararla, gecikmiş
de olsa tecelli eden adaletle, bir kez daha aklandılar. Bir kez
daha yurt, ulus ve tarih bilincine sahip Cumhuriyetçi yurttaşlar
tarafından selamlandılar.
Fakat şunu da kabul etmeli. Sahte belgelere, sahtekârlığı müseccel
gizli tanıklara dayanan; muhbir ve müfterilerden yararlanan; ABD
emperyalizmine yaslanan; hukuku, adaleti, aklı, mantığı, vicdanı
katleden; genelkurmay başkanını sanık, teröristleri ise tanık
olarak mahkeme salonuna çağıran kumpas, hukuken çökse de, siyasal
hedefine büyük ölçüde ulaştı.
Türkiye, pazartesi günü mahkeme kararını öğrenirken, dün de, 2
Temmuz 1993’te Sivas’ta katledilen aydınlarını, evlatlarını,
canlarını andı bir kez daha. Ders almanın
önemi
Peki, tüm bu yaşananlardan ders alındı mı? Yakılarak öldürülen
sivillerin, hapse atılan askerlerin, evinin önünde cinayete kurban
giden aydınların, bombalı saldırılarla katledilen gençlerin,
emekçilerin toplumsal bellekte bıraktığı acılardan, gerekli dersler
çıkarıldı mı? Bu yaşananlar; demokratik kültürün, yurttaşlık
bilincinin, hukukun üstünlüğüne olan inancın pekişmesini mi
sağladı? Yoksa, ülkemizin bünyesini, direncini daha zayıf mı
düşürdü? Emperyalizmin de kullandığı, kaşıdığı, kışkırttığı etnik
ve mezhepsel hassasiyetlere dayalı ayrımcılığı daha mı
derinleştirdi?
Bu sorulara yanıtı birlikte verirsek eğer, millet olduğumuzu
anlarız. Beraber yürümeye devam ederiz. Daha müreffeh, daha mutlu
yaşamanın yol...