Ukrayna-Rusya savaşı, 10. gününe girdi. Savaş, medyada, özellikle sosyal medyada da sürüyor. Rusya’nın yaptığının savaş mı özel askeri harekât mı olduğuna, saldırı mı meşru müdafaa mı olduğuna, işgal mi müdahale mi olduğuna, Rusya lideri Putin’in aldığı riske, Ukrayna’nın direnişine, savaşın süresine, maliyetine ilişkin tartışmalar, sosyal medyada keskin bir saflaşmanın, kutuplaşmanın olduğunu gösteriyor. Savaşın siyasi, iktisadi, askeri, toplumsal, kültürel, diplomatik, jeopolitik, stratejik boyutları yanında, bir de propaganda boyutu var ki bu da en çok sosyal medyaya yansıyor.
Başka yansımaları da var savaşın elbette.
Örneğin ABD’nin, ABD’nin saldırı ve işgal aygıtı olan NATO’nun, Avrupa Birliği’nin ikiyüzlülüğü ve bu ikiyüzlülüğü savunan bazı bilim insanlarının, uzmanların, yorumcuların, diplomatların pervasızlığı. Rusya’nın Ukrayna’daki varlığına, işgal diyorlar, haklı olarak. Lakin ABD’nin Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de, Libya’da, geçmişte Kore’de, Vietnam’da, Küba’da yaptıklarını “hür dünya için verilen insan hakları, demokrasi, özgürlük” mücadelesi olarak alkışlıyorlar. NATO’nun, bir savunma örgütü olduğunu söylüyor, politik ve ideolojik yönünü saklıyorlar. NATO’da kararların oybirliğiyle alındığını belirtiyor, ittifakın ABD liderliğinde, ABD’nin çıkarlarını korumak için, müttefik ülkelerin iç siyasetini, akademisini, bürokrasisini, toplumsal yapısını şekillendirdiğini gizliyorlar.