Türkiye; Müşterek Harekât Merkezi ve güvenli bölge konusunda ABD
ile anlaşırken, hükümet de kamu işçisine yapılacak zam konusunda
TÜRK-İŞ’le anlaştı. Kamu işçisine 2019’da yüzde 8+4, 2020’de yüzde
3+3 ve enflasyon farkı oranında zam yapılacak. Güvenlik ekonomiden
bağımsız olmadığından, iki konuyu birlikte ele almakta yarar var.
Çünkü kabaca 800 milyar dolarlık bir ekonomisi olan Türkiye;
üretimde, istihdamda, tarımda, ihracatta, kalkınmada, sanayileşmede
kötü performans gösterdiğinden, bu durum savunma, güvenlik ve dış
politikada da saygınlığa, caydırıcılığa yansıyor.
Birkaç istatistik verelim. Türkiye; milli gelir sıralamasında son 6
yılda 4 basamak birden gerilemiş. Bu gidişle, en büyük 20 ekonomi
liginden düşme ihtimali var. İşsiz sayısı, 5 milyonu geçmiş. CHP,
gerçekte bu sayının 8 milyon olduğunu söylüyor. Her 100 gençten
26’sı işsiz. Toplam borç (kamu, özel sektör, hane halkı toplamı)
milli geliri aşmış. Merkez Bankası, ihtiyaç akçesine muhtaç hale
gelmiş. 82 milyon nüfuslu ülkede, çalışabilir nüfusun yüzde 54’ünün
işi yok. Bir diğer ifadeyle ülkenin ekonomik yükü, 22 milyon
çalışanın sırtında. Toplam ihracat 168 milyar dolar. Bunun içinde
tarımın payı 20 milyar dolar. 18 milyar dolarlık da tarımsal
ithalat yapıyoruz. İşin acı tarafı, Konya’dan 3 bin kilometrekare
büyük olan Hollanda, sadece tarımda 100 milyar dolarlık ihracat
yapıyor.
Durum buyken bakanlar, pembe tablolar çiziyor. Milli Savunma
Bakanı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) yaptığı gezide,
Kıbrıs ve Doğu Akdeniz konusundaki kararlılığı vurguluyor. KKTC
Cumhurbaşkanı ise güneydeki muhatabıyla her görüşmesinde olduğu
gibi, daha çok ödün vermek için can atıyor. Hem de KKTC hükümetiyle
bu konuda ters düşmesine rağmen. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin
(GKRY), 2003’te Mısır’la, 2007’de Lübnan’la, 2010’da İsrail’le
Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) imzalamasını önleyemeyen, şimdiye dek
kendisi de Doğu Akdeniz’de MEB ilan...