Parlamento diyoruz. Konuşmaktan geliyor. Dünyanın demokratik toplumları konuşur. Despotik, dikta, faşizan düzenler ise susma rejimleridir.
Sanmayın hep susuyorduk. Öyle ya da böyle kimi şura kimi meclis, geleneklerimiz var. Mustafa Kemal işgal altında bile önce Meclis kurmadı mı? Harbin kanunlarına da stratejisine de konuşarak karar verilmedi mi?
Gelgelelim...
İş bugüne gelince bir demir yumruk konuşan herkesin kafasına vuruyor. Yüzde 50’lik sistemi bile tartıştırmıyor.
BAHÇELİ PROJESİ: EKMEL BEY
Önümde bir kitap var. Aslında siyasi değil. Bir işadamının, Dinçer Akyalı’nın hatıratı. Akyalı, aslında ülkücü değil. Ama ablasının ülkücü harekete gelin gitmesi sayesinde genç yaşta liderlerinin çoğunluğu ile tanışmış. O günlerden gelen ilişkileri ve akrabalıkları anlattıktan sonra kitapta şu sonuca varıyor:
“Emin Bilgiç aynı zamanda cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiği ilk seçimde CHP ve MHP’nin ortak adayı olan Ekmeleddin İhsanoğlu’nun kayınpederidir. Bu ortak aday konusunda galiba MHP başkanının dediği olmuştu. Zira ben CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ekmeleddin Bey’i yakından veya uzaktan tanıdığını hiç sanmıyorum.”